"Koca bir evreni içinde taşıyan insan: işte benim tek ilgi odağım. Zira hayat her zaman hayal gücümüzden daha zengindir. Bu yüzden gerçek bir sanatçı ancak kendisi açısından hayati
bir zorunluluksa yaratma hakkına sahiptir. Ben de sinema sanatıyla seyirciye hayatın gerçek akışını neredeyse hiç bozmadan aktarma yeteneğini taşımak istiyordum. Sinema sanatının gerçek 'şiirsel' özü burada yatar. Benim 'kurgu sineması'nı reddetmemin sebebi
seyircinin perdede gördüklerini kendi deneyimleriyle bağdaştarmasına imkân tanımamasıdır. Biz sanatçıların taşıdığı tek sorumluluk kendi yapıtlarımızın düzeyini yükseltmektir. Nitekim ben de kendi filmlerimde hep birlikte yaşadıkları insanlara bağlı olmalarına
yani özgür olmamalarına rağmen 'içlerindeki' özgürlüğü
korumasını bilen insanları anlatmak istemişimdir."