Babası İtalyan annesi Fransız'dır. Küçük yaşta babasını ve gençlik yıllarında annesini kaybettiği için liseden sonra öğrenimine devam edemedi. Yoksulluk içinde Paris'te geçirdiği bu yıllarında başına gelenler daha sonraki yaşantısında büyük yer tuttu.
Birçok romancı gibi Zola da edebiyata şiir yazarak başladı. Fransız-Alman savaşında askerlikten muaf tutularak savaş yıllarını Paris'in dışında geçirdi. Bu dönemde yazdığı kitapları fazla bir yankı uyandırmadı. 1877'de yayınlanan "Assommoir" ve "Meyhane" yazarı Fransa'nın en çok satan yazarı yaptı.
Bilimsel görüşlere dayanan felsefe bir yazar için ilk bakışta verimli bir esin kaynağı olamaz gibi görünse de Zola'nın her şeyin bilimsel olarak belirlendiğine ve insanın sağlam bir dünyada geleceğe umutla bakarak yaşayacağına duyduğu inancın yazdıklarındaki payı büyüktür. Gene de en güçlü esin kaynağının tek başına bilim olduğu söylenemez. Zola'nın "Kara Şiir" olarak adlandırılan tarzı 18. yüzyıl Aydınlanmacılığıyla 19. yüzyıl Romantizmini kaynaştıran bir felsefenin ürünüdür. Yapıtlarını Avrupa romanının en önemli örnekleri arasına koyan da bu şiirsel bakıştır. Bu romanlar gücünü yalnızca kof bir imparatorluğa değil çökmekte olan bir dünyaya da ayna tutabilmiş olmalarından alır.
Germinal yazıldığından bugüne madencilerin yaşantılarını canlı bir şekilde anlatırken dönemin sosyal ve siyasal olaylarına da ışık tutmaktadır.