"Bir şair gördüm seslenirken bir zambağa 'siz' diyordu."
Kederin Doğusu & Suyun Ayak Sesi'nde gökyüzünden yurdundan bitkilerden şehirlerden insanlardan kuşlardan çiçeklerden acılardan kederden sevinçten bilgelikten aşktan inançtan yoksunluktan yaşamdan ölümden şiir devşiren bir şairin sesi duyulur. İran'dan taşarak yakın komşulardan uzak kıtalara dek yayılan bir şiirin sesidir bu.
Ne sen görüyorsun ne de dağ. Bu bağın meyvesi: Keder keder...
Dökülsün gam susamış bir testisin sen. Düşsün çiçek kokusun sen.
Bu şevk sarmaşığı sula onu gider susuzluğunu. O korku çocuğu masal anlat uyut.
Şu akıl lalesi kopar sapından. Soldu olsun. Islandı Tanrı'nın gözü olsun
Ve Tanrı senden yukarıda değil. Hayır daha yalnız çok daha yalnız
Eş düzeyde gör yukarıları aşağıları. Görüneni değil gizliyi gör
Bir kanat değil bir uçuş ayetidir. Kimse yok bir ses demeti var
Bir yankı: Kanat çırpıp gitti bir düş. Aheste bir ayak sesi: Bir sırdı çalıp kapıyı gitti.
Düşünce: Bir samandı ahırımıza koydular. Yalnızlık: Nasibimiz kıldılar.
Bu akarsu biz daha sadeyiz. Şu gölge biz daha düşkünüz.
Ne sen görüyorsun ne de ben. Aç ıslak gözlerini. Ölüm geldi kapıyı aç.