Sanki rüyada gibiydim. Hele bana ismimi sorduğu zamanı unutamıyorum. Kendisine adımın Ali Rıza olduğunu söyleyince biraz yüzü asıldı. Şaşırmıştım. Ne olduğunu anlayamadım. Hata yaptığımı düşünmeye başlamıştım. Fakat daha sonra öğrenecektim ki babası Ali Rıza Bey'i küçük yaşta kaybettiği için hiç kimseye Ali Rıza diye hitap etmemiş. O kadar büyük saygısı vardı babasına. Bu yüzden bana hiçbir zaman adımla hitap etmedi. Saçlarımın sarı olmasın- dan dolayı beni hep 'Sarı' diye çağırdı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal 29 Ekim günü meclis girişinin hemen önünde yanına çağırdığı "Sarı"ya ne olduğunu sordu. Ali Rıza Tuncay üzüntü içinde fotoğrafı nasıl kaçırdığını anlattı. Hoşgörüsü yüksek insanları mutlu etmeyi seven Cumhurbaşkanı yanındakilere dönerek "Arkadaşlar tekrar içeri girip tekrar aynı şekilde dışarı çıkacağız" dedi. Müthiş bir şeydi bu. Sonuç mu; işte hemen her yerde gördüğümüz o fotoğraf karesi...
Atatürk Fotoğraflarının Hikâyesi bugüne kadar yapılan Atatürk fotoğrafları çalışmalarından farklı olarak; 100 fotoğrafın hikâyesini kronolojik olarak ele alıyor nasıl ve kim tarafından hangi şartlarda çekildiğini gerçek yalın ve çarpıcı bir dille sunuyor. Atatürk'ün fotoğraflarını çeken 18 fotoğrafçısının pek bilinmeyen öyküleri belki de ilk kez bu eserde hayat buluyor..