On sekizinci yüzyıl sonlarına doğru Rusya İmparatorluğu yayılmacı politikalarla Azerbaycan hanlıklarını ilhak etmeye niyetlenince Karabağ Hanlığı Osmanlı himayesine girmek istemişti. Öte yandan Tahran'dan Tiflis'e kadar geniş bir araziyi kendi kontrolü altına alan ve Karabağ'a büyük önem veren Kacar Türk İmparatoru Ağa Muhammed Şah Kacar Şuşa'da katledilmişti. 

Azerbaycan Türk tarihinin en çetrefilli dönemlerinden birini konu alan bu eseri aslında "Azerbaycan'ın Trajedisi" olarak da nitelendirebiliriz. Zira geniş bir coğrafyada Osmanlı İmparatorluğu'na komşu ikinci bir Türk İmparatorluğu kurma arifesinde bulunan Kacar'ın Şuşa'da Azerbaycanlılar tarafından öldürülmesi Rus işgalinin önünü açtığı gibi sonraki dönemlerde Karabağ'da yaşanan olaylara da kapı aralamıştır. 

Yirminci yüzyıl Azerbaycan roman ekolünün kıymetli örneklerinden biri olan bu eser sadece konusu itibarıyla değil anlatım tarzıyla da Türk okurunun ilgisini çekecektir.