Anadolu insanı hiçbir zaman Yağmur'a yağmur kar'a kar demez. Bunların yerine rahmet kelimesini kullanır. Beyaz afet ve buna benzer isimlendirmeler pek alışık olmadığı şeylerdir.
"Yarına sağ çıkarsam şunu yapacağım" düşüncesi de Anadolu insanın Allah'ın iradesini kendi iradesinin üzerinde görmesinin tezahürüdür. Yani ben bir işe karar veriyor önlemimi ve de tedbirimi alıyorum ama tüm bunlara rağmen Allah'ın iradesini benim irademin üzerine koyuyorum demek istenmektedir.
Düğünlerinde cenazelerinde öyle dini motifler görülür ki insanı büyüler. Cuma günü cuma namazından sonra cemaatle düğün evine gidilir. Hoca efendinin duası ile beyaz ve kırmızı iki Türk bayrağı dikilir. Kırmızı bayrak erkeği beyaz bayrak kızı temsil eder. Sonra saçı denilen fıstıklı şekerli ikramlar yapılır. Düğün sahibine zarflar içinde para yardımı; komşuları tarafından eve her çeşit yiyecek kaz hindi tavuklar getirilerek kalabalık davetlilere yemeklikler getirilmiş olur. Böylelikle de düğün sahibi komşuları tarafından desteklenmiş ve fazla yük üzerinden atılarak dayanışma gerçekleşmiş olur.
Düğünün bitiş günü düğün konvoyu köyün mezarlığının çevresinde tur atarlar. Böylelikle en sevinçli gününde dahi gelin ve damada sonucun ölüm olduğu hatırlatılmış olur. Bu davranış "Ağzın tadını kaçıran ölümü sık hatırlayınız" prensibinden kaynaklanmaktadır. Böylelikle de ölüm ahiret hesap mizan kavramları devreye sokularak kişiye dengeli bir hayat sunulmuş olmaktadır.