"Belime bir bomba saracak ve kendimi patlatmaya gidecektim. Bedenim parçalara ayrılacak;gövdem etrafa savrulacak ve belki de çevrede bulunan birçok masumun kanına girecektim...Daha iyi bir gelecek için yola çıkmışken daha kötübir pisliğin içine düşmüştüm."
"Babam kırsala gideceğimi nereden anlamıştı bilmiyorum ama beni karşısına alarak;'Oğlum bir gün aklından bu ülkeye ihanet etme düşüncesi geçerse önce Çanakkale'ye gitşehit dedenin mezarını bul ona bir fatiha oku ondan sonra ne yaparsan yap' demişti..."
"İnsanları özgürleştireceğiz diye dağa çıkarttık ve hemen hepsinin hayatını söndürdük."
"Şüphelendiğimiz bir köylüyü evinin içinde dipçiklerle döverken bir çocuğun bizi izlediğini fark ettim. Babasıyla göz göze geldiler bu onların son bakışmalarıydı. Kendime şu soruyu soruyorum: 'Halk için mücadele böyle mi olmalı?'"
"İnsanlar ölüm orucunda iskelete dönüşmüşken tıka basa yemek onlar için sorun değildi. Gültepe'de dört insanın ölümüyle sonuçlanan olayda A.Tayfun Ö.'ün yaptığı yorum çok ilginçti: 'Prestij kaybettik.' İnsanların ölmesi sorun değildi; ama kaybettiği prestij canını sıkıyordu..."
Milyonlarca insanın hayatı terörden etkilendi. On binlerce masum insanın kanı akıtıldı. Binlerce genç insan ya terör örgütlerince öldürüldü ya da çeşitli yollarla kandırılarak birer katil haline getirildi... Ailelerinden sevdiklerinden kopup bu örgütlere katılan gençlerin büyük çoğunluğu kısa süre sonra içine sürüklendikleri çıkmazı fark etse de artık ne dönecekleri bir evleri ne de yeniden başlayacakları bir hayatları vardı..
Hem bu çaresizliğe merhem olmak hem de terör örgütlerinin çözülmesini sağlamak Amacıyla son yıllarda yeni yasal düzenlemelere gidildi. İçinde bulunduğu çıkmazdan Kurtulmak isteyen insanlara imkânlar sağlandı. İnsanların hangi koşullarda bu örgütlere katıldığı ve hangi şartlarda buralarda yer almaya devam ettiği konusunda fikir edinildi. Terör örgütü ne kötü muameleden ne de işkenceden korkuyor.
Onu korkutan tek bir şey var: diyalog kurmak!