Senin dışındaki her şeyin illüzyon olduğundan, tek gerçekliğin sen olduğunu bildiğinde, Başkahraman mertebesine yükselirsin.

Aynada gözlerinin içine samimiyetle baktığında ya da huzurla başını yastığa koyduğunda, içindeki sesin seni kutladığı oldu mu?
Kendini kutsanmış bir bebek gibi masum hissettiğin oldu mu hiç, her şeyin yolunda gittiği bir sabah?
En çok canını yakan şeyin içinde, en büyük öğrenmelerin olduğunu; bunun adının da deneyim olduğunu bildin mi?
Yaşadığın acı her neyse, sana ihtiyacın olanı hatırlatıyor.
İhtiyacını bul, şifreyi çöz, acıyı bitir.
İnsanoğlunun yaşadığı tüm acılar, hastalıklar, işsizlik, parasızlık, savaşlar...
İhtiyacı olanı fark edebilmesi ve bunu aşabilmesi için var.
Kendine sahip çıktığında,
Başkahraman'ın kendin olduğunda, fark edeceksin ki, yaşamsal ihtiyaçların kendi doğan tarafından, kendiliğinden karşılanmış. Ne dert, ne kasavet, ne ağrı, ne sancı, hiç biri yok! Bilme hali içinde, sadece olana gülümseyeceksin.
Başkahraman İhtiyacının farkındadır.
Belki de ihtiyaç duyduğun şey, şu anda bu kitap bile olabilir.
İçindeki birkaç satır seni başkahramanınla buluşturabilir.
Belki de, bir çift söz, canını yakabilir.
Ya da...
Dudağındaki ince çizgiyi aydınlatıp, gözlerinin içindeki şenlik ateşini yakabilir... Kim bilir, Başkahraman'ınla buluşmaya hazır mısın?