Bir kentin tarihini coğrafyasını toplumsal hayatını geçirdiği değişimleri insan tiplerini atmosferini doğal güzelliklerini unutulan değerlerini yeme içme kültürünü gecesini gündüzünü yazını kışını folklorunu eğlence hayatını daha bin türlü özelliğini herkes kendince görür. Tarihçi başka coğrafyacı başka turizmci başka asker başka öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister.
Ama bir yazar-edebiyatçı kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözüyle bakar. Kendisini değişik insanların yerine koyar onların yüreğiyle de hissetmeye çalışır öylece yazar... Yazar yazdığı zaman birçok kimse o yazıda kendi duygularını düşünüp de söyleyemediklerini bulur. Kendisinden önce yazılmış olanları da anımsamak ister...
Bu düşünceden yola çıkarak İzmir'in kırk bir semti İzmirli kırk bir farklı edebiyatçı-yazar tarafından kaleme alındı. Okurla buluşan kırk bir kitaplık dizi hem İzmir için bir ilk olması hem de İzmir'in köklü kent halk kültürüne bir armağan olması açısından yüksek değer taşımaktadır.