Bir insa bir topluluk bir millet kendi için neyin iyi neyin kötü olduğunu nasıl bir kaynaktan öğrenecek? Lâiklik tartışmalarının bu gibi temel sorulara yol açtığını bilerek izlemek gerekir. Siyasî sosyal iktisadî karakterdeki meselelerin birbirlerini hangi yönde ve ne ölçüde etkilediklerini; nihayet yarım asrı aşan lâiklik tarihimizin alternatif maliyetini (elbet ödenmiş maliyetini hesap dışı tutmadan) gözönüne almak gerekir. Böyle bir bakış belki Osmanlı Batılılaşması'yla Cumhuriyet Batılılaşması arasındaki farkı da ortaya çıkaracak ve belki Türkiye'nin imkânları hakkında bizi daha derin bir bilinç sahibi kılacaktır. Ama önce sanırım Türkiye'nin bağımlılık sürecinin ne yalnızca siyasî ne de yalnızca iktisadî açıklamalarla anlaşılamayacağı farkedilmelidir. Bağımsızlığı güvence altına alacak araçların feda edilmesiyle bağımsızlık eldetutulabilir mi? Böyle ilginç bir meseleye çözüm aramak bizi ister istemez lâiklik tartışmalarının içine sürüklüyor.