Telefonu elime alıp "Olmayacak Bir Hayal" isimli şarkıyı açıp iyice gömüldüm yatağa. Şarkıda geçtiği gibi kocaman bir aşkın içinde kaybolmuştum. Bulamayacaktım yolumu.
Gideceğim yol da kalmadı. Kimin yolu beni aşk durağında indirirdi? Oraya gidilen mesafeyi hangi gönül öderdi? Çalan şarkının sesi usul usul kesiliyordu. Yağmurla beraber akan gökyüzünün gözyaşlarına bakarak söylenebilecek en anlamlı düşünce ne olurdu? Hüznüne eşlik eden var mıydı? Boş versem... Yorgun bir zihinle düşünmek daha da yoruyordu beynimi. Zaten hiç kararında kalmıyordu fikirlerim; daha dün Mecnun'un derdiyle yanmam gerektiğini telkin ediyordum kendime. Âşık olmadan önce Mecnun ne ederdi acaba?
Ben onun derdine nasıl düşeyim? Düşmek ile mi? Yoksa düşle mi?
Yağan yağmurun sesi düşünmeme müsaade etmeyecekti.
Bu sefer uyusam geçer miydi her şey? Hallolur muydu tüm sorular?
Uyusam...