İslâm'a öylesine bakan kimi insanlar, Müslüman toplumunun "kaderci" olduğundan yakınırlar. Oysa, sosyal hayatımızdaki faaliyetlerimize bakınca, yakınmanın, tam olarak gerçeği yansıtmadığı görülür. Çünkü söylem ve inançlardaki "kadercilik" davranışlara yansımaz. Bununla birlikte şairlerimiz, ediplerimiz, bir kısım tasavvuf çevreleri çok açık olarak "kaderci bir âlemde yaşamayı" öngörürler. Özellikle tasavvuf çevreleri insan-ı kâmil, mârifet ehli olabilmek, Hak Teâlâ'nın rızasına erebilmek için "kadercilik" demek olan kimi öğütlerde bulunurlar. Onların tüm söylemleri de belli bir "kadercilik" anlayışını ifade eder. Aslında "fikir" ile "zikir/eylem" arasındaki farklılık sadece toplumumuzun "aydınlarının" kaderci oluşundan çok daha ötede, İslâmî kavramlar içinde oluşan, belli bir "fikir" ayrılığından kaynaklanır, ona dayanır. Kitabımızda tüm kavramlar aracılığıyla özümüze işlemiş bulunan "kaderciliği" araştırdık ve ortaya koyduk. Mevlâ bizleri istikamet üzere kıla! (Âmin!)