Sevgili çocuklar sizlere bu kitabın yazılış öyküsünü anlatmak istiyorum.
Yaz gelince büyüklerimizle bağa giderdik. Bağda herkesin bir işi olurdu. Kimi üzüm toplardı, kimi ağaçları sulardı. Ben bu işlerden anlamazdım. Hatta işleri birbirine karıştırırdım.
Birisi ağaçtan bir şeyler topluyorsa ayağım merdivene takılırdı ve o kişi yere düşerdi. Bazen bilmeden havuzun tüm suyunu boşaltırdım, yanlışlıkla arı yuvalarını bozduğum için arı saldırısına uğrardım.
Büyükler çalışırken çocuklarla ilgilenemiyordu. Onlar da benden çocuklarla ilgilenmemi isterdi. Ben de çocuklara masallar anlatmaya başladım.
Her masal bir-iki saat sürerdi. Bu masallar doğaçlamaydı, o an aklıma geliyordu. Masal bittikten sonra çocuklar bazen güler, bazen hüzünlenirdi. Ben ise bir-iki saat boyunca anlattığım masalı hemen unutur, hiçbir şey hatırlamazdım.
Bir süre sonra çocuklar yine çevremde toplanır 'masal istiyoruz' diye tempo tutarlardı.
İşin ilginç yanı bağdaki çocuklar yıllar geçse bile o masalları hatırlıyor. Şimdi hepsi üniversite öğrencisi oldu. Bir gün kendi kendime başka çocuklar da masallarımı dinlemeli dedim ve yazmaya başladım.
Bağda anlattığım masalları hatırlamıyorum ama bu kitaptaki masalları kesinlikle hatırlayacağım. Eminim, siz de üniversiteye gidince bile bu masalları hatırlayacaksınız. Unutmayın her yaşta çocuğuz.