Hatay, İstanbul'da defteri olan tek meyhane belki de. Kendi ayinini kurmuş bir meyhane burası...
Kitap; 1983'ten beri yazarların, ressamların, gazetecilerin yanı sıra rastgele halkın da uğrağı bu meyhanede, 12 yılda tutulan 11 cilt defterden (üç bin küsur sayfadan) kotarıldı. Hatay meyhanesinde, defter tutma geleneğini Cemal Süreya başlatmıştı.
Bu defterlere bildik insanların yanında, hiç tanınmamış kimseler de içlerini dökmüşler: Efkâr sözleri, ilenmeler, coşku hezeyanları, şiirler, aforizmalar, meseller, desenler, resimler.
Böylesi bir meyhane defterinin sayfalarına tanıklık, bir "tarih"e de tanıklık demek.
Tadımlık
Bu kitap 1983'ten beri yazarların, ressamların, gazetecilerin yanı sıra bankacıların, avukatların, savcıların ve nihayet rastgele halkın da uğrağı, sığınağı olan Hatay meyhanesinde, 12 yıldır tutulan 11 cilt defterden (yani üç bin küsur günden) kotarıldı. Önce İstanbul-Kadıköy meydanındayken, sonradan Bostancı'ya taşınan Hatay meyhanesinde, defter tutma geleneğini Cemal Süreya başlatmıştı.
Defterlerde bildik insanların yanında, hiç tanınmamış kimseler de içlerini dökmüşler: Efkar sözleri, ilenmeler, coşku hezeyanları, şiirler, aforizmalar, meseller, desenler, resimler. 'Alkol duvarının tuğlalarına yazılmış cümleler'. Bazıları imzalı, bazıları imzasız. Konuşulan değil, yazılan cümlelerdeki bu yolculuk bize; aydınların hâl-i pür melâlini de kendi cümleleriyle naklediyor. Onların ayıklanmasında öncelik, çoğu zaman majör müdavimlerin oldu. Bunun yanı sıra şaşırtan, bazen irkilten, zihin açan, zekâ parıltıları saçanların da hakkı verilmeye çalışıldı.
Hatay defterlerinin "resmi" ressamları Cevat Dereli, Nevhiz ile Burhan Uygur. Dinamosu ise Cemal Süreya, Feyyaz Kayacan, Mehmed Kemal ve Tuncelili savcı-şair İsmet Kemal Karadayı dörtlüsü. Bir dönem onlar için Hatay, evlerinden önce gelmiş. Hatay'dayken dünyanın başka hiçbir yerinde olmak istememişler. Yine bu defterlerin sayfalarında İkinci Yeni'nin susturduğu 'garip' şairlere de rastlayacaksınız, tek-tük.
Ümit Bayazoğlu