Uygarlığımızın çöküşünü yaşıyoruz açıkça. Bu krizi yaratıcılıkla atlatabilmek için, öncelikle tarihsel köklerimizi ve manevi törelerimizi açığa çıkarmalıyız. İşte kitap bizi bu arayışa davet ediyor. Böylesine bir arayış içinde Kızılderililer'in dünya deneyimi, aksak ve yıkıcı Batılı düşüncelerine üstün gelecektir. Kibirli güç gösterileri ve zedelenmiş dünya kavramlarıyla dolu olan Avrupa tarihi karşısında, dünyaya ve yaratılana güçlü bir saygıyla biçimlenen Kızılderili yaşam görüşü duruyor. Bu tartışmada, ruhsal bilinç ve amaca yönelik yola koyuluş, değişmiş yaşam deneyimlerine bir kapı açıyor.