Tedavinin başlangıcında şifacı bana verilen isimden rahatsız olmuştu: 'Ansu kötülüktür böyle bir ismin olamaz!' Ve bana yeni bir isim bulacağına dair söz vermişti. 'Kötü ruhların ilacımda yıkanmasına izin veremem.' Saatlerce surbanın yanında şarkı söyleyip kimseyle konuşmadıktan sonra: 'Senin için iyi bir isim gördüm rüyamda. Olowaili olacak senin adın. Bu bizim dilimizde dişi ayın adıdır yani güneşin kız kardeşi' dedi."

Güneşin Kız Kardeşi bambaşka bir inanç ve algı sisteminde dışarıya kapalı bir sosyal yapıda yaşam süren Kuna Kızılderilileri'nin öyküsünü anlatıyor. yazar Antje Olowaili içten ve yalın üslubuyla bu öyküyü 'bir Batılı' gözüyle değil görmeyi yeniden öğrenmiş bir ruhla aktarıyor. Kitap 'az gelişmişlik''üçüncü dünya' 'ilkellik' 'yerli' 'modernite' gibi kavramları yeniden
sorgulamamızı sağlıyor.

Antje Olowaili de bu büyüye kapılan gezgin ruhlu bir genç kadındır.

Almanya'da doğan Olowaili kendi ülkesinin çatısı altında yıllarca 'modern' zamanlara ait bir yaşam sürdürmüştür. Olowaili kendi içindeki duvarları yıkarak Latin Amerika'da iki yıl sürecek bir yolculuğa başlar.

Bir tesadüfler zincirinin sonucunda Kuna Kızılderilileri'nin ülkesi Kuna Yala'da uzun bir mola verir. Yaklaşık bir yıl süren bu macera yazara Olowaili (Güneşin Kız Kardeşi) adını kazandırır. Hepsinden önemlisi 'gelişmiş' olarak adlandırdığımız dünyalarımızda gerçek anlamda bakmayı görmeyianlamaya çalışmayı inanmayı nasıl unuttuğumuzu gösterir.