Arabesk anarşi dönemindeyiz... Postmodern-alaturkalığı yaşıyoruz...
Avrupa'nın çoktan rafa kaldırmış olduğu "iyi" ve "kötü" gibi kavramlar üzerinden her tür ticaretin yürütüldüğü bir iklimdeyiz. Aylaklığın getirdiği psikolojik derinliğin içindeyiz.
Kendini kültürel elit olarak gören birileriyle sonradan görme olarak etiketlenen birilerinin piyanistlerle esnafların "Sade Türkçe" ile İngilizce katkılı Türkçe'nin rockçılık ile tikiliğin "içimizdeki Arap"la rüyamızdaki İsveçli'nin "Açık Gri Türkiye" ile "Koyu Gri Türkiye"nin ekranlarla kitapların Facebook'la Ekşi Sözlük'ün Bizimsivas.net'le Youporn'un nerdlerle garibanların online playboylarla reel playboyların 1980 doğumlularla 1990 doğumluların global tv kültürüyle yerel tv kültürünün milliyetçi sokak kültürüyle sol-ulusalcıların sol-ulusalcılarla Cihangir entelijensiyasının yarıştığı/kapıştığı yer yer de birbirine karıştığı bir dönem bu... Türkiye'nin kendi özgün popüler kültürünü ve özgün anarşisini yarattığı "Bu Watan Bisimm" diyerek her şeyin içinden çıkabilen yeni bir kuşağın yükseldiği bir dönem...
"Tespit insanı" olarak bilinen Reşat Çalışlar'dan tespitlerle dolu bir kitap... Ayşe Hatun Önal'ın Ceza'dan daha sıkı bir rapçi olduğu gerçek Türk rockının Hande Yener ve Serdar Ortaç şarkılarından oluştuğu gibi tezleri sakin karşılayabilecek Polat Alemdar'ı Türkiye'nin Harry Potter'ı olarak kabul edebilecek kendini doğu-batı sentezi değil doğu-doğu sentezi olarak tanımlamaya cesaret edebilecek "gevşek" ruhlar için...