Onlar, rengarenk kanatlı atlara binecek, kutlu bir çağa gireceklerdi.
Delicesine ileri atılıp, şimşek hızıyla uçuyorlardı işte
Gökkuşağının altından geçecekler, dilediklerini gerçekleştireceklerdi
Düz ovaları, ormanları, akarsuları, yalçın dağları aşacaklar;
gökkuşağından görünmez kanatlarla uçacaklardı.
Dünya durmuş, nefesini tutmuş, bu çılgın yarışın sonucunu
bekliyordu.
Bir ömrü bir ana sığdıran olağanüstü bir zaman işliyor, yer ile
gök buna şahitlik ediyordu
Gökyüzündeki yıldızlar zaman zaman kayıp gider, yitip kaybolurdu.
Ama onlar el ele gönül gönüle sımsıkı tutunmuşlardı; yitip
gitmezlerdi, kaybolmazlardı.
Çünkü onlar gökkuşağının altından geçiyorlardı
Bu geçiş bir ömür boyu sürse, gönülleri hep bir atacak,
adımları aynı yöne koşacaktı; ayrılmadan, kopmadan
Onlar gök kuşağına aşıktı, gökkuşağına vurgundu.
Bu uğurda verdikleri amansız mücadele sonunda; vurgun yediler
Gökkuşağı sevdalıları, gökkuşağı mağdurları oldu.
Ama bu sevda bitmeyecek, bu akın sürecek!
Vurgun yedikçe, vurgunlukları artacak.
Çünkü; gökkuşağı onların davaları, onların aşkları,
gökkuşağı onların sevdaları
Bir gün geri döneceğiz
Dünyayı yöneteceğiz!