Epik şiirin tarihi içinde zamanla topluluk ruhunun belirleyiciliğini yitirdiğini lirik ben ile epik kahraman arasındaki mesafenin kaybolmaya başladığını türe ait farklılıkların bulanıklaştığını görürüz. Dante ile birlikte epik kahraman şairin kişisel tarihi içinde yeniden yorumlanır. İlahi Komedya'daki şiirsel evrenin kurgusunun merkezine lirik beni oturtan bu kişisel tarih anlayışı modern şaire yeni bir imkan sağlamıştır. Kabaca söylemek gerekirse bu imkan Lirik benin epik kahramanın iktidarını sona erdirmesinden başkaca bir anlam taşımaz.
Birliktelik teminin (epik kahraman ile topluluk ruhunun ortak bir ülküyü temsil edişinin )kırılgan kabuğu çatlamış ve lirik ben kendi mücerretliğinden sıyrılarak merkezi figür olmuştur Ama bunun lirik benin doğasıyla bütünüyle çelişen bir eylem olduğunu söyleyemeyiz. Zira o kendi hareketinin kestirilemezliği içinde kendine bir yer açmaya kendini açmaya açıklamaya ya da kendi varoluşuna sahici bir anlam kazandırmaya büyük bir açlık hisseder. Lirik ben Dante'nin epik dünyasının genişliği içinde çokluğun alegorisinden başka ir şey gibi görünmez gözümüze. O da topluluk içinde konuşur ama epik kahraman gibi topluluk adına değil daha çok kendi adına konuşur. Ama şair kendi konuşmasına estetik bir derinlik kazandırmanın ötesinde bir işlerlik bir haklılık sağlamak uğruna çokluğu lirik benin etrafında konuşkan bir dünya olarak kurgular. Çokluğu şiirde kendi (lirik ben) lehine konuşturan temel etken yalnızca bir benlik ya da kendilik bilinci değil aynı zamanda şairin şiire taşıdığı kişisel tarih yorumudur. bu kişisel tarih yorumu topluluğun egemen söylemine rağmen gelişmiştir. Ki bu şiirin konvansiyonel bir dille (Latince değil de halkın konuştuğu dille yazılmış olmsı (italyanca) da bunun bir göstergesi olarak anlaşılabilir. Böylece lirik ben tekliğin çokluk içindeki temsili olarak şiirsel ethosun anlamını topluluk ruhundan "etkinlik halindeki" karaktere doğru çeker.