Hayatın ve doğanın sahnelerinin en göz alıcılarını örten perdenin kalkışını seyredecek olan bir çocuğun bütün coşkunluğu ile yola çıktım.
Milly Tepesi'nin üstünden ufkun bitiminde ezeli karlarının parıldadığını gördüğüm Alpler; seyyahların ve şairlerinin hayalime birçok parlak tasvirlerini serpiştirdikleri deniz; sıcaklığını ve duruluğunu âdeta daha Corinne'in sahifelerinden ve Goethe'nin mısralarından içime sindirdiğim İtalyan göğü; henüz dünkü tahsilimin zihnime doldurduğu o eski Roma'nın hala dimdik duran anıtları; nihayet hürriyet; uzak şeylere cazibe veren mesafe; sergüzeştler; uzun yolculukların genç dimağlarca özlenen tasarlanan ve evvelden zevkine varılan şaşmaz hadiseleri; akla yeni bir alemin kapılarını açacakmış gibi görünen dil yüz gelenek değişiklikleri... Bütün bunlar zihnime bir büyü gibi tesir ediyordu. Hareketimden evvelki bekleme günlerinde sürekli bir sarhoşluk içinde yaşadım...