Sosyal ve siyasal düşünce başlangıcından beri toplumlardaki farklılıklara rağmen nasıl bir arada yaşanabilineceğine dair çözüm yolları arayışı ile biçimlenmiştir. Farklı inanış ve yaşam tarzına sahip kültürel grupların bir arada yaşadığı modern toplumsal örgütlenmeler içinde öteki insan gruplarına yaşam hakkı verilerek birlik içinde olmaları daha elzem bir hale gelmiştir. Modern toplumlar buna çözüm olarak özel ve kamusal alan ilişkilerini ayrıştırarak çözüm bulmaya gayret etmektedirler. Bu kitapta ortaya çıkan sonuçlar insanların özel ilişkilerinde farklılığa karşı sosyal mesafelerinin yüksek olduğunu ve sosyal ilişkilerin türü kamusal alana doğru gittikçe farklıya olan sosyal mesafelerinin azaldığını göstermektedir. Toplumsal yapıyı sosyal ilişkilerden oluşmuş bir ağ olarak ele alan bu çalışmada mahremden aleniyete doğru gidildikçe insanların farklıya olan sosyal mesafelerinin azalması insanların henüz mahrem içine farklı olana sokmaya isteksiz olduğuna işaret etmektedir. Özellikle farklı din ve milliyetten olana karşı sosyal mesafenin fazlalılığı, bu iki unsurun temel sosyal kimlik olmalarından kaynaklanmaktadır. Fransız İhtilalinin homojen insanlık idealinin henüz mümkün olmadığı bu çalışmada da ortaya çıkmaktadır.