Sanat toplumun ruhudur.
Sanatçı, içinde yaşadığı toplum ve dünyadan devşirdiklerini kendi ruhunda harmanlayıp yapıtında yansıtır. Yapıtının dili görseldir, işitseldir; göze kulağa gelir. Sanatçı ister ki yapıtına bakan, onu gözünde, işiten kulağında yeniden oluştursun. Böylece sanatı alımlayan, sanatçının yapıta koyduğu ruhu kendi ruhuyla birleştirsin. Sanat ruhları böyle yüceltir. Sanatla ruhu yücelmiş insanların oluşturduğu toplumlar, ancak yüksek uygarlık düzeyinde yer alır. Bu kitap, böyle bir çabanın ürünüdür.