Çinli bir yazar, Mao'nun çalışma kamplarından salıverildikten sonra ders vermek, yazmak, akrabalarını ve sevgililerini görmek için Batıya yolculuk eder. Onunki çarpıtılmış ve gerçeküstü bir yaşamdır artık; bu yaşamı belirleyenlerse tutukluluğun acımasız ve hoyrat gerçekleri, çalışma ıslah kamplarındaki infazlar, ceset denizleri ve bitimsiz bir açlıktır. Cang Şianliyen'in sesi bugün Çin'de bir eşi daha bulunmayan bir ses. Duyarlı, erotik, şaşırtıcı bir alaycılıkla ve yüreklilikle dolu olan bu otobiyografik roman, Çinli aydınların acılarını insanı sarsan bir dille anlatıyor. Cang o güçlü, alaycı üslubuyla bilinenin, görünenin ardındaki anormalliğin, siyasallaşmış Çin toplumunun aydınlara yönelttiği, felç edici baskıların akıldan çıkması güç, çarpıcı bir portresini çiziyor.