30 kasım 1918'de Mondoros Mütajere (ateşkes) Antlaşması imzalandıktan sonra girilen süreçte Türkiye'de kişiler ve kuruluşlar dayandıkları ve bulundukları tarafları açıkça tayin etmişlerdir. Bu belirginleşme sonucunda bir kısım yazar ve düşünürler Milli Mücadeleyi (Milliyetçileri / Ulusalcıları) tutarken diğer bir kısım yazarlar ise Milli Mücadele aleyhine tavır alarak işgalci emperyalist devletlerle aynı bakış açısını ve onların menfaatlerini savunmuşlardır. İşgalci devletlere karşı konulmamasını onların isteklerine uyulmasını hatta Yunan işgaline bile onları büyük devletler gönderdiği için karşı çıkılmamasını istemişler ve zehirli yayınları ile halkı bu yönde ikna etmeye çalışmışlardır.
Bu bakımdan Mütareke basını; işbirlikçidir yaranmacıdır milli hareket ve tepkilere düşmandır! Mütareke Basını emperyalizme karşı direnişe ve direnişçilere kötü gözle bakmış; onlaraı adeta emperyalistlere ihbar etmiştir! Bu sebepla Mütareke basını sömürge zihniyetlidir!
Buna karşılık; 1919 ve 1920'lerde "Sivas" ve "Ankara" demek emperyalizme karşı duruş demektir!.. Bağımsızlık ve kurtuluş kavgası demektir!.. Haysiyet ve şeref mücadelesidir!.. Bu kapsam da Heyet-i Temsiliye bir hareket noktası Milli Meclis ise Türk'ün yeniden dirildiği bir devrim yuvasıdır!..
İşte bu millici ve anti emperyalist bağımsızlıkçı mücadelenin karşısında yer alan basın tarihimizde "Mütareke Basını" adıyla yer almıştır!