Tarih bize gösteriyor ki başta peygamberler ve onların gerçek mirasçıları olan din adamları olmak üzere insanlık alemibüyük insanların kıymetlerini zamanında tam takdir edememişlerdir. Sonradan isebu takdir edememenin cezasınıhem muasırı olan insanlar ve hem de onların nesilleri çekmişlerdir.
Hemen hemen bütün peygamberler bu hükmümüze müşahhas birer misal olarak verilebileceği gibiİmam-ı A'zam ve Ahmed bin Hanbel gibi İslam alimleri de bu acı hükmü teyid eden canlı örneklerdendir.Tespitlerimize göre asrında tam anlaşılamayan şahsiyetlerin bu asrımızdaki en güzel misali debu kitabımızın konusunu teşkil eden Bediüzzaman Said Nursi'dir.
İslami ilimlerdeki dahiyane vükufu hususen iman hakikatleri mevzuundaki asrın anlayışına uygun harika izahları ve seksen küsur yıllık istikametle hak üzerinde devam eden ;Allahdin ve millet-i İslamiye uğrundaki gayret ve mücahedeleri bütün İslam aleminde duyulduğu ve takdir edildiği haldehala kendi ülkesinde yanlış tanınan veya tanıtılmak istenen bir şahsiyet var;o da Bediüzzaman.
Bu yüz karası hale Türk ilim adamlarının ve münevver Türk araştırmacılarının çok kısa bir zamanda son vermeleri gerekmektedir;aksi takdirde tarihgözünü kapayıp gündüzü kendisine gece yapanları çok kötü yargılayacaktır.