"Böyle bir sorun yokmuş gibi davranmamız hiçbir işe yaramaz. Stacey'nin varlığını inkar etmek bize bir şey kazandırmaz. Bu nedenle onun aramasını beklemektense... " - ki ben telefonun her çalışında yerimden fırlıyordum - "Onu kibarca buraya davet etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir tarih saptarız. Böyle bir gün geleceğim olmaz. Üçümüzle birden tanışması için onu çaya filan çağıralım." Gülümsedim. "Ona yazdım."
Gözleri büyüdü.
Hemen "Yo hayır. Mektubu henüz göndermedim" dedim. "Sana danışmadan böyle bir şey yapmam. Ama sen de bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyor musun sevgilim? Böylece bu olayla yüzleşmiş olacağız öyle değil mi?" Öf bunu zaten söylemiştim. Daha uygun bir kelime arıyordum. "Ve cinlerimizin karşısına dikilmiş olacağız."