Bu hikayeyi yazmaya karar verdiğimde esas amacım görev yaptığım bir Anadolu köyünde gördüklerimi yaşadıklarımı olduğu gibi okuyucu ile paylaşmaktı. Ancak anıları anlatırken bazı yer ve kişi isimlerini kısmen de olsa değiştirmek ihtiyacını duydum.

Öğretmenlik mesleğinin çileli, bir o kadar da zevkli yönlerini sergilemek, bunun yanı sıra daha iyi görev yapmanın önündeki engelleri, aksaklıkları gözler önüne sermek bir başka amacımdı.

Şartlar ne olursa olsun herhangi bir konuda görev ve sorumluluk alanların onu en güzel bir şekilde yerine getirmekle mükellef olduklarına olan inancımı burada da vurgulamaya çalıştım. Söylemlerin laftan ibaret olmasındansa uygulamalarının gereklerini yerine getirmek, her sorumlu insanın asli görevlerinden olduğuna inanırım. Bu anlamdaki vurgularım, gördüğüm eksikliklerden kaynaklanmaktadır. Kişi aldığı sorumluluklara yönelik itirazını işe başlamadan yapmalı diye düşünürüm. Sonradan yapacağı itirazları ise görev ve sorumluluktan kaçmak için ileri sürülen bir bahaneden başka adlandıramam.

Toplumsal ve bireysel sıkıntılarımızı gözardı etmeden hayat gerçeklerinin bize sunduğu, isteyerek veya istemeyerek karşımıza çıkardığı olumsuzlukları yılgınlık olarak değil; aksine mensup olduğumuz millete hizmet kamçısı olarak görmek en büyük arzumdur. Ancak bu şekilde yarınlarımıza daha bir ümitle bakar, yetişecek nesillerin hafızalarında olumlu izler bırakabiliriz.