Bir kar tanesi, bir yudum su, ağustosböceği, gece, ellerimiz, bulutlar, güz ya da toprak. Elinizdeki kitap. İşte böylesi 'alışılmış' şeyleri konu olarak alıyor ve her birinden gerçeğe uzanan birer 'pencere' aralıyor. Dahası, hepimize, böylesi 'pencere'ler ile Rabbimizin sanatını görme çağrısında bulunuyor. 'Yeter ki, insan alışkanlıklarının tanıdık sahilini terketmeyi göze alabilsin. O zaman ne yeni dünyalar keşfetmeye başlar kendi iç dünyasında' demeyi unutmadan.