Dengbej diyorlardı onlara. Avcıydılar, söz avcısı kelime avcısıydılar. Kelimeler dillerinde makam olur; makam bir türkü, türkü bir destan, destan bir tarih, tarih bir acı, acı yeniden kalem. Ve o kelam, hiç beklemediğimiz bir anda, bir aşiret reisinin divanında, yoksul bir köylünün odasında, meçhul bir yolcunun yolunun düştüğü serin bir yaz yaylasında dokunaklı bir türkü, bir destan, bir masal, bir anlatı olur çıkar karşımıza.