Yol
Bir babayla oğlunun yolculuğu. Kapkaranlık renksiz külrengi bir dünyada artık gün ışımayan ölü ağaçların yol açtığı yangınlarla aydınlanan bir dünyada bir kış daha sağ kalamayacakları kuzeyden güneye doğru gitmeye çabalayan bir babayla oğul.

Belki bir nükleer savaş çıkmıştır belki dünyaya bir meteor çarpmıştır belki de küresel ısınma yeryüzünün sonunu getirmiştir. McCarthy bize ne olduğunu anlatmaz başka pek çok şeyi anlatmadığı gibi... Ne çocuğun ne babasının adını öğreniriz roman boyunca ne de gidecekleri yerin adını. Sanki adlar da yaşayan her şey gibi ölmektedir.
Tek bildiğimiz her ne olduysa çocuğun dünyaya gelişinden az önce olduğudur. Her şey olmuş bitmiş bildiğimiz yeryüzü yok olmuştur. Yeryüzünde yaşayan pek az canlı kalmıştır. Hayatta kalanlar için uygarlığın kalıntılarını eşelemek ya da barbarlık dışında bir seçenek yoktur.
Hatırladığı eski dünyayı unutmaya çalışan ümitsiz baba ve içine doğduğu bu korkunç dünyada babasına yapışarak hayatta kalmaya uğraşan çocuk sanki iki farklı gezegenden gelmektedirler.
Yamyamlığın barbarlığın vahşetin kıyısında her an tetikte hep soğukta ve hep aç yürümek zorundadırlar. Güneyde okyanus kıyısında onları neyin beklediğini de bilmeden. Romandaki tekinsiz havanın güçlenmesini sağlayan bütün bu belirsizliklerle karşıtlık içinde Cormac McCarthy kısa kesin ve net cümleler kullanıyor. Bu kadar korkunç tahammül edilmesi zor umutsuz bir dünyayı şiirli bir dille tasvir edebiliyor. Aynı şekilde baba ve oğulun iyimserliği içinde çırpındıkları dünyanın acımasızlığı ve soğukluğuyla karşılaştırıldığında patolojik bir hale bürünüyor.

Al şunu diye fısıldadı. Al şunu. Oğlan dehşete kapılmıştı. Kolunu ona doladı ve tuttu. Vücudu öyle sıska. Korkma dedi. Eğer seni bulurlarsa yapacaksın. Anladın mı? Şişşt. Ağlamak yok. Beni duyuyor musun? Nasıl yapılacağını biliyorsun. Ağzına koyuyorsun ve yukarı doğrultuyorsun. Çabuk ve sert yap. Anladın mı? Kes ağlamayı. Anladın mı? Sanırım. Hayır. Anladın mı? Evet. Evet anladım baba de. Evet anladım baba. Adam başını eğip ona baktı. Gördüğü tek şey dehşetti. Silahı ondan aldı. Hayır anlamadın dedi. Ne yapacağımı bilmiyorum baba. Ne yapacağımı bilmiyorum. Sen nerede olacaksın? Tamam. Ne yapacağımı bilmiyorum. Şişşt. Ben buracıktayım. Seni bırakmayacağım. Söz veriyorsun. Evet söz veriyorum. Koşacaktım. Onları uzaklaştırmaya çalışacaktım. Ama seni bırakamam. Baba? Şişşt. Yerde kal. Öyle korkuyorum ki. Şişşt.

Yatıp dinlediler. Yapabilir misin? Vakti gelince? Vakti gelince vakit kalmamış kalacak. Vakti şimdi. Tanrı'ya lanet et ve öl. Ya ateş almazsa? Almak zorunda. Ya ateş almazsa? O sevgili kafatasını bir taşla ezebilir misin? İçinde hiç bilmediğin böyle bir varlık mı mevcut? Olabilir mi? Kollarında tut onu. Öyle işte. Ruhun ayağı çabuktur. Onu kendine çek. Öp onu. Çabuk.
ÜRÜN ÖZELLİKLERİ
  • Basım Yılı:
  • Sayfa Sayısı:224
  • Kağıt Türü:Kitap Kağıdı
  • Ebat:13 x 19,5
  • Dil:Türkçe
  • Cilt Durumu:Karton Kapak
  • ISBN-13:9786054244140
KATKIDA BULUNANLAR
ÜRÜN KATEGORİLERİ
YORUM YAPIN
Yorum Başlığı:
Yorumunuz*:
Bu ürünle ilgili bize iletmek istediğiniz her hangi bir hata mevcut ise aşağıdaki formdan gönderebilirsiniz.
Bildirdiğiniz hata tarafımızdan düzeltilince e-posta ile bilgilendirileceksiniz.
Hata Detayı:
SATIŞ FİYATI : 16,80 TL
ÜRÜN SATIŞ DIŞI
Alış-verişlerinizde kredi kartı haricinde banka havalesi, posta çeki havalesi ya da kapıda ödeme seçenekleriyle ödeme yapabilirsiniz.
Ayrıntılı bilgi için Yardım sayfasına bakabilirsiniz.
Taksit anlaşmamız bulunan kredi kartları
Hesabım  |   Favori Listem  |   Sipariş Takibi  |   Yardım  |   Bize Ulaşın  |        
Alemdar Mahallesi, Biçkiyurdu Sokak, No: 1/2 / Fatih / İstanbul / Türkiye   Telefon : 0 (212) 522 31 52   Faks : 0 (212) 522 31 54  
E-Posta : destek@kitapstore.com
© 2024 KitapStore.com Tüm Hakları Saklıdır