Her yıl hayır cemiyetlerine ödediği binlerce liradan başka, evinin kapısını çalan hiçbir fıkarayı ters yüz çevirtmez, para, yiyecek, eski şu bu verdirir, hattâ fazla ihtiyar olanları salona çıkartıp, karşısına oturtarak, altın yaldızlı fincanlarla kahve ikram eder, görüşür, konuşur, giderken de ihtiyarın kuru avucuna bir miktarı münasip bırakırdı.
(Kitap'tan Shf.40)