"...Bazen bizim uzaydan gelmiş olduğumuza inandıklarını düşünüyorum; bakışlarıyla, sözleriyle ve bize karşı önyargılı tavırlarıyla..."
"Aynı düşünce biçimine, yaşam tarzına ve dindarlık ölçüsüne sahip olduğunuz kişileri çok büyük kalabalıklar içinde hemen
ayırt edebilirsiniz. Öyle somut görünümlere, sembolik araçlara da ihtiyacınız yoktur aslında. İlk göz teması, selamlaşma ya da
kullanılan tek bir sözcükle bile bunu hemen anlayabilirsiniz."
"...sizin bildiklerinizi ve daha da fazlasını biliyoruz. Peki, sizin bizden, bizim inancımızdan, dinî bilgilerimizden haberiniz var
mı?"
Özlem Avcı'nın, dinî bir cemaat veya tarikatla doğrudan ya da dolaylı biçimde bağlantısı olmuş; büyük kısmı söz konusu ilişkiyi
devam ettiren 60 üniversite öğrencisiyle yaptığı derinlemesine görüşmeler, Türkiye'de dindar üniversite gençliğinin ciddi bir
portresini çiziyor: Yetiştikleri toplumsal çevreden aile yapılarına dinî bilgi edinme kaynaklarından dini yorumlama biçimlerine,
toplumsallaşma mekânlarını kullanışlarından kültürel çevrelerine, siyasi tavırlarından başörtüsüne bakışlarına, tüketim
toplumuna dair değerlendirmelerinden cemaatlerle ve dinî gruplarla olan bağlantılarına... Modernlik ve gelenek, dindarlık
ve laiklik, "öteki" olma ve "ötekileştirme" hallerinin yanı sıra gerek kendi içlerinde yaşadıkları gerek dinî gruplar arasında
görülen gerilimleri teorik bir arka planla sunan İki Dünya Arasında, dindar üniversite gençliğinin yaşam biçimlerine, hayat
algılarına ve gelecek beklentilerine ışık tutuyor.