"Defter Notları" ilk bakışta herhangi bir yazınsal tür içerisinde konumlandırılmayabilir. Şöyle de denilebilir: Her yazınsal metnin başlangıcı bir defter notudur.
Zihinde belli belirsiz kımıldanan biçimleşmeyi somutlaşmayı bekleyen sözcükler cümleler deyişler gün içerisinde hiç umulmadık bir anda zihin sahibini rahatsız etmeye başlayabilir. Gündelik konuşmalara sinen ortalama düzeyde seyretmesi yeterli olan algılamada güçlük doğuran ikinci derecedeki iletişim alanlarını dahi sekteye uğratabilecek çapta etkileyici olmaya aday söz konusu sözcükler ve cümlelerle nasıl mücadele edilebilir? Özellikle yaşamda psikolojik açıdan en yakın mesafedeki kişilerin "insanların çok başarılı bir biçimde gerçekleştirdiği eylemleri sergilediği davranışları beceremiyorsun" değerlendirmelerine nasıl yanıt verilebilir?
Böyle bir psikolojik ve zihinsel ortamda can buldu Defter Notları. İlkin yalnızca beyaz kağıt ve tükenmez kalemin nedensiz sonuçsuz ilişkiye girmesiyle var oldu. Sözcüklerin cümlelerin deyişlerin sahibinin beyaz kağıttaki ilk işaretleri görmesiyle dışarıdan içeriye yolculuğu da yaşam bulmaya başladı. "Bir deftere yazmaya başlamak bir yalnızlığa başlamak gibi" deyişi bu çerçevede anlaşılabilirse Defter Notları'nın da bütünüyle dışarıdan içeriye sonra da içeriden "soyut bir evren kurma"ya yönelik serüvene dönüşen yolculuk olduğu düşünülebilir.
Sözcüklerin ve cümlelerin sahibi "soyut bir evren kurma" serüvenini sürdürüyor. İlk bölümü "Defter Notları" olan serüven önümüzdeki dönemde bir romana evrilecek. Bundan sonraki bölümler de sözcük ve cümle sahibinin dışarıdan içeriye içeriden soyut evrene genişleyecek ya da daralacak salınım döngüsüne bağlı olacak.
"Defterde aynı biçimi koruyabilme arzusu acıların yavaşça azalışıyla birleşiyor. Sözcüklerin defterde yeni anlamlar kazanmasına ikincil bir biçime yol açmasına karşı
bir direnç gösteriliyor tarafımdan. Direnç de ikincil biçimin temel öğelerinden biri olma dışında bir işlev edinemiyor. Acılar da uyuyor peşi sıra."
"Kentin tarihini bir göbek taşıyla sembolleştirmişlerdi. Taşa yaklaştım. Birilerini aradım arkama döndüm. Bir bacağı kesik burnu bandajlı adamı ayrımsadım. Ona söylemeye çalıştım üç sözcükle aldırmadı çekti gitti o. Çoğullaştım mı bilmiyorum. Ama bir daha hiç kimseye göstermedim o taşı."
ÜRÜN ÖZELLİKLERİ
- Basım Yılı:2011
- Sayfa Sayısı:76
- Kağıt Türü:Kitap Kağıdı
- Ebat:13,5 x 19,5
- Dil:Türkçe
- Cilt Durumu:Karton Kapak