Tam bunları düşünürken Keloğlan içeriye seslendi: Hadi yanıma gel Kelkız, bak bakalım şu falda ne var? Yol çıkmış mı yol? Yine fala inanma, falsız kalma diyerek fal kapatmıştı. Koşarak mutfaktan çıktım ve ters dönmüş kahve fincanını çevirip altlığı da elime alarak içindeki kara ve beyaz resimlere bakmaya başladım. Şekiller hikayelere dönüşüyordu. Hikayelerse dile gelmek üzereydi. Birden Keloğlanın sesiyle fincandan koptum.