Çok sevdiğim bir şairdir Cevdet Karal. Onun "En Çok Söylenmeyen Acıtır" adlı şiirini yıllar önce okuduğumda bu güzel duygularla bezenmiş oldukça lirik şiirini çok beğenmiş biri olarak bugünlerde ruh halime bağlı olarak belki de yeniden ve yeniden okuyorum. Geçmişte çıkan dergilere seçkilere baktığım onlara yeniden eğilip okuma yaptığım doğrudur. Ne diyordu Karal "Benim acımı şimdi en çok sen anlarsın / Açıkta kalmış iki yarayız ayrıldık". Sadece bu iki dize bile yarın iyi okurun dilinden düşürmeyeceği dizelerdir. Dost bildiklerimiz dostmuş gibi görünen aslında rol yapanların yüzüne gülüp arkandan kara çalanlar bu ülkenin siyasetinde olursa doğal olarak edebiyatında da olur. Farkındayız. Onlar için üzülüyoruz. Üzülmek bir noktada anlamını yitiriyormuş gibi görünebilir; ama biz yine de üzülelim onların zavallılıklarına ve arabozucu huylarıyla insanları insandan eden yanlarıyla onlara üzülelim. Onların yitik etik değerlerine aldırış etmeden göğe bakarak üzülelim. Diyor ya şair "Ben kendime böyle ne yaptım tanrım / En çok söylenmeyen acıtır anladım".

Sevgili dostlarımız böyle hesapların peşinden koşan küçük beyinli insanlardan hızlı bir şekilde uzaklaşalım. Çünkü böylelerin bize katacağı hiçbir şey yok. Günün sonunda kârda olamıyorsak ziyanda da olmayalım. Çünkü her anlamda kaybedecek zamanımızın olmadığı gün be gün ortada!

Gelelim bu sayımıza. Ellibeş kez selamladık sizleri. Onuncu yaşımızı 2015 yılında birlikte kutlayacağız. Bundan on yıl önce ilk göz ağrımız olarak dünyaya geldi. Geldiğimiz yer neresi? Elbette tartışılır. Fakat bugün elimizden geldiğince yaptığımız dosyalar dergide yer verdiğimiz genç şairlerin şiirlerine bir yandan genç öykücülerimizin öykülere yer verdik. Edebiyatın belli başlı türleriyle okurun huzuruna çıktık. İnceleme araştırma söyleşi alanlarında yaptıklarımız ortada. 1980 Kuşağı ile günümüz arasında bir köprü kurmaya çalıştık; ama sadece 1980 Kuşağı ile değil büyük Türk şiirinin geleneği ile kol kola olmaya çalıştık. Bizlerin yanında yer aldığınız için sizlere sonsuz teşekkürler. Bu satırları okuyan olarak iyi ki varsınız.

Bu sayımızda da 1980 Kuşağı şairlerine eğilmeye devam ettik. Bu kuşağın parmakla gösterilen çok önemli bir ustası olan Haydar Ergülen'i elbette bir dosya ile kısıtlı anlatabiliriz. Ona ve dosyalarını yaptığımız şairlere bu dosyaların yetmeyeceğinin de farkındayız. Farkında olmanın da farkında olarak bizler sadece bu güzide şairlerimizin yaptıklarını ettiklerini işaret parmağımızla göstermek gayretinde olmadığımızı sadece bir vefa olarak yerine getirmek arzusunda olduğumuzu defalarca zaten söylemiştik yeniden söylemekten de gocunmayarak dile getiririz. İyi ki varlar. İki kapak arasında birbirinden güzel şiirler ve yazılar sizlerin ilgisini bekliyor.

Mühür Yarına Dair Bir Hasrettir!