Bazen kaçmak gerekiyor; Kendini anlatamadığın, bir kitap gibi okunamadığın an. Bir kitabın yapraklarını çevirir gibi sözlerini heyecanla ve özenle aralayamadığı an. Önemsediğin anların karşı tarafın beyninde silinecek dakikalar gibi kaydedildiği an, Ve bazen kendini bulmak istiyor insan; Kendi kitabının sayfalarını çevirmeye başladığın an, Kendi önsözünü daha dikkatle okuduğun o an...
Her bedende her ruhta başka dururdu aşk kimine göre, her yaşta, her mevsimde başkaydı kimisine göre ise. Dar kalıplara, evlilik cüzdanlarına sığdırıldı ise de çoğu zaman; yaratıcılıkta sınır tanımadı pek çok zaman. Konuştukça bitmedi bazen, gözyaşlarına kaynak oldu bazı zaman. Milyonlarca kez tanımlanmaya çalışıldı; bazen de safsata diye alaşağı edildi. Kiminin yüreğinin bam teli oldu, kiminin elinin kiri. Kimine göre birlikte içilen bir bardak çayla başlardı; kimine göre sosyal mecralarda filizlenirdi önce. Hangisi, hangileri doğruydu aşk için, bilinmez, ama bildiğim bir şey varsa o da aşkın renklerinin oluşuydu. Basmakalıp bir olgu değildi, tek bir kumaşı yoktu. Başka renklerde yansıyordu farklı zamanlarda, farklı yerlerde, farklı kişilerde ve hatta bazen aynı kişilerde bile.