Çocuk Şehri'nin ilk sayısı oyun ve oyuncak ekseninde çocuğa ve çocukluğa merhaba demiştir. Küresel bir figür hâline gelen oyun ve oyuncak bahsini modern küresel ekonomi eleştirisi yapmadan okumak eksilik olacağından Neoliberal piyasa ve küreselleşmenin kontrolündeki oyun konusunu; tüketim haz şiddet sağlık ve toplumsal cinsiyet açılarından incelemeye aldık. Buna dair kapsamlı bir görüş sağlamak için oyun kültürü tarihine ilişkin kısa bilgilendirme yazısının konuyu anlamak için rehber olacağını düşündük ve oyun konusundaki sosyolojik yaklaşımı ile kapsamlı bir tez çalışması bulunan Akademisyen Fulya Sormaz Hanım ile söyleşi yaptık.
Dosya konusunu destekleyen çocuk ve ilk gençlik edebiyatından oyun ve oyuncak konulu kitapların bir kısmını genel muhtevasıyla incelemeye çalıştığımız Çocuk Şehri'nin diğer bir detay konusu olan kamusal alan bu kez sadece çocuklar ekseninde gündeme getirildi; çünkü artık mekânlarımızı daha çok "yabancı" ile paylaşmak zorundayız. Hem kentleşmenin zorunlu sonucu hem de yeni "komşularımızla" kamusal alan formasyonuna mecburuz ve bu yeni ilişki biçimlerine çocuklarımızı hazırlamamız gerekiyor. Edebiyatımızda çocukluğun izlerinin arandığı köşede Ziya Osman Saba'nın hiçbir zaman yitirmediği çocukluğuna doğru yola çıkıp onun burukluğunu paylaşmak da Çocuk Şehri sayfalarında mümkün.
Toplumsal şahsiyetlerin çocukluklarına projeksiyon tutulan köşede Seyyid Kutub'u ilk konuk olarak misafir ettik.
"Dünyanın bir oyun ve oyalanma yeri olduğu" vurgusu hakikatin peşine düşmeye bir davettir aynı zamanda. Hakikatin üzerindeki tüm perdeleri kaldırabilmek "oyun" bahsini bir kez daha düşünmekle mümkündür diyerek okuyucuyu Çocuk Şehri'nin kapısından içeri buyur ediyoruz. İlk sayı yayın-yayım ve okur camiasına hayırlı olması temennisiyle.