Ahmet Efendi avluda bekleyen adamlara "Benim bu tür işlere gönderilecek, oğlum yok. Yahya beye selam söyle" diyor, oğlunu Mustafa Suphi ve arkadaşlarının cinayetine bulaştırmıyordu. Anlatılanlara göre, Emine isteklerini yazdığı kağıdı, Trabzon'a gelen Mustafa Kemal Paşanın arabasının açık penceresinden içeri atıyor, bu uygar ve cesur davranışı yıllarca dillerden düşmüyordu. Kazım enişte, adaşı ünlü Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşanın çadırına belinde silahıyla giriyor; sonra, eli tabancasının üstünde, sırtını Paşaya dönmeden geri geri çıkıyordu. Büyükanne sezgilerinde haklıydı, Yamak çoktan gelmiş, yıllarca ekmeğini yediği aileyi, tam sınırı geçecekken ihbar etmişti; böylece, beş çocuklu erkeksiz iki kadının trajik yaşamı başlıyordu. O an, düş ile gerçeğin içiçe geçtiği o an, Kemo'nun Elif'i öptüğü o an, yeryüzünde ilk kez, uzak ormanlardaki unutulmuş gölün tek nilüferi karanlıkta açıyordu. Belki de hepimiz, bir anlatının içinde, onun özneleriyiz...