ÜYE OL
|
ÜYE GİRİŞİ
HESABIM
|
FAVORİ LİSTEM
|
SİPARİŞ TAKİBİ
|
YARDIM
|
BİZE ULAŞIN
SEPETİM (
)
TL
ANA SAYFA
|
ÇOK SATANLAR
|
YENİ ÇIKANLAR
|
YAZARLAR
|
YAYINEVLERİ
|
KATEGORİLER
SEPETİM (
)
TL
Varlık Aylık Edebiyat ve Kültür Dergisi Haziran 2018
Varlık Yayınları (Dergi)
Öteki Kimlikler ve Türkiye'nin Yas Tutan Mezar Taşları Varlık
Sayfa:4
Varlık'ta Mart sayısından bu yana kent konulu üç dosya yayımladık. İlkinde kentsel dönüşümü ikincisi ve üçüncüsünde kent sanat ve sokağı ele aldık. Kent dizisinin sonuncusu olan bu dosyadaysa kent ve farklılık arasındaki bağa odaklandık. Küreselleşen dünyanın kalbi kentler sınıfsal kültürel dinî etnik ve cinsel farklılıklarıyla birbirinden apayrı insanların mekânıdır. Kent üretim ve yeniden üretim mekânı olarak insanlık tarihi boyunca farklılıkların ve başkalıkların bir arada yaşamasına hem kucak açmış hem de onları dışlamıştır. Bu nedenle dosyada kentin farklılık başkalık ve marjinallikle bağını ele almaya çalıştık. Nilgün Tutal Sipoza'dan hareketle başkasını ötekini sevme kapasitemizin olup olmadığını olabilecekse neyle beslenebileceğini yazdı "Spinoza: Amour Intellectualis ve Amour Intellectualis Dei"de Tutal'ın Spinoza'nın Kısa İncelemeler başlıklı eserinden yaptığı okumaya dayanarak yerkürenin küreselleşme olgusuyla birlikte ekonomik kültürel ve politik motoruna yeniden dönüşen kentlerindeki kültürel dinî etnik sınıfsal ve cinsel farklılıklara haiz insanların birlikte yaşamakta niye zorlandığı sorusuna cevap bulmaya çabaladı: Evrensel sevgi gücüne sahip miyiz? İnsani gücümüz yetkinleştirilebilir mi? Kentlerin geçmişten günümüze farklı nedenlerle ortaya çıkan göçün mekânı olduğunu biliyoruz. Şükrü Aslan "Ulus Kent ve Hemşehrilik" başlıklı yazısında kente göçenlerin ancak cemaat bağlarını sürdürerek kentli ve yurttaş olabileceğinin altını çizdi. Hemşehriliğin ulusallık yurttaşlık ve kentle bağlarını tartıştı. Hemşehri derneklerinin iç göçle kente gelenlerin milli homojenlik dayatmasına direnmelerini anlattı. Modern kent dışlanmanın yaygın bir deneyime dönüştüğü bir yer olmanın dışında en çok da sahipsizlerin yaşam alanı olagelmiştir. Pelin Aytemiz çok-kültürlü kentlerde yaşayanların farklılıklarının ölümle birlikte mezar kültürlerinde ifade ediliş tarzlarını yazdı. "On Tuğla Taştan Veda Mekânlarına: Türkiye'nin Yas Tutan Mezar Taşları" başlıklı yazı mezarların kentlerde özellikle de Türkiye'de ki kentlerde yüzüstü bırakılıyor oluşunun insanlığın olduğu kadar kentinde de hafızası için yarattığı olumsuzluklara dikkati çekti. Kentin kimsesizler mezarlıklarını yazmayı Berfin Atlı üstlendi. Kente gelip de sokaklarda işsiz sahipsiz evsiz barksız ve isimsiz yaşayanların Kilyos Kimsesizler Mezarlığı'ndaki yaşam sonu hikâyelerini yazdı. İstanbul'da Kimliksizliğin mekân üzerindeki dönüştürücü etkisi nedir sorusuna cevabı "Hüviyet-i Meçhul: İstanbul'da Bir Kimsesizler Mezarlığı" başlıklı yazısında yanıtlamaya çalıştı. Kent konusu bitmez tükenmez bir konu. Çünkü kente çağımızda tarihte olduğundan daha fazla kapitalizminin can damarlarının ve tüketim mabetlerinin yeri. Her şeyi kendine çekiyor soğuruyor ve kusuyor. En kentlisi bile kusulan olmaktan payını alıyor kentten uzakta yaşamayı düşlüyor. Kente hâlâ daha iyi yaşamak için umutla gelenlerse dışlanmanın hemen her türlüsünün hedefi olmaktan kurtulamıyor. İyi okumalar dileriz.
Spinoza: Amour Intellectualis ve Amour Intellectualis Dei Nilgün Tutal
Sayfa:5
Dinler örneğin İslam 'kulu Yaratan'dan ötürü sev' diye buyurur. Bu kulu değil Yaratıcısını sevmektir. Spinoza daha dolambaçlı bir yoldan gider ve insanın tözün bir tarzı olması sebebiyle kendi yıkımına yol açmamak için çaba gösteren bir varlık olduğunu söyler.
Ulus Kent ve Hemşehrilik Şükrü Aslan
Sayfa:12
Türkiye "hemşehrilik" olgusunun ulusallık idealinin çeşitli biçimlerde deneyimlendiği ender ülkelerden biridir ve bütün bu tartışmalar açısından öğretici bir "araştırma sahası"dır. Zira hem yüzünü Batı'ya dönen ve onu referans alarak katı bir merkezî ulusallık inşa etmeye çalışan ve dolayısıyla yerellik haline modernite projesinin mantığı gereği olumlu bakmayan bir deneyime sahiptir. Öte yandan onlarca farklı dil kültür gelenek ve kimliğin hayat bulduğu ve çoğu kez her bir yerelin ötekinden ayrıldığı kendine özgü sosyal sınırların bulunduğu bir toplumsal coğrafyadır.
On Tuğla Taştan Veda Mekânlarına: Türkiye'nin Yas Tutan Mezar Taşları Pelin Aytemiz
Sayfa:15
Mezar taşları okunduğunda kaybedilen kişinin toprakta çürüyen bedeninden ziyade geride kalanların zihinlerinde onu çağrıştıran anıların düşünülmesi beklenir. Böylelikle fiziksel beden yerine ölünün toplumda yer ettiği şekliyle sosyal varlığının bedenleşmiş hali anılar ile ön plana çıkar.
"Hüviyet-i Meçhul": İstanbul'da Bir Kimsesizler Mezarlığı Berfin Atlı
Sayfa:20
Mezarlıkları ulusal kimlik inşa mekânları şeklinde yeniden kurgulamaya ve onları ölüyle bağ kurmaya imkân veren hafıza mekânları olarak düşünmeye kimsesizliği ise bu hafızanın en bulanıklaştığı yer olarak tahayyül etmeye çalıştım. Bunların sonucunda "Kimsesizlik ne demek? Kimin kimsesiz olduğuna kimler nasıl karar veriyor? Kimsesizlik hangi koşullarda ve nasıl üretiliyor? Bir kimsesizler mezarlığına neden ihtiyaç duyuluyor? Defin alanları neden kimliklere göre bölünüyor? Kimsesiz diye tanımlamak bir politika mı? Eğer bu bir politika ise nasıl meşrulaşıyor?" gibi sorular ortaya çıkmaya başladı. Bu soruların çoğu muğlak cevaplara gebeydi ve ben de bütün bu sorularla Kilyos'a gittim.
Neşet (Şiir) Şükrü Erbaş
Sayfa:23
Kültür Gündemi: Kültürel İktidarsızlığın Yakınmaları Selçuk Orhan
Sayfa:24
Kültürel İktidar! Benim de bir zamanlar kafamı kurcalamış bu tartışma aslında sağ kesimin yıllardır süren kültür kısırlığının bir ifadesi olarak son birkaç yıldır yeniden doğdu. Yakın zamanda önce İbrahim Tenekeci arkasından İsmail Kılıçarslan "Yeni Şafak"ta birer yazı yazmışlar; belki de yaklaşan seçimlerin yarattığı bunaltıcı siyasi ortamın dışına çıkabilmeyi umarak bu konuya dönme gereği duymuşlar.
Büyük Hikâyem Benim (Öykü) Faruk Turinay
Sayfa:34
Edebiyat Gündemi: 55. Ölüm Yıldönümünde Nâzım Hikmet: Şair Kokan Bulutlar Güney Özkılınç
Sayfa:38
"Nâzım'ın ölümü nedeniyle kendisinden yazması istenen Aragon'un söylediklerini anımsıyorum: 'Hayır yazamam şimdi olmaz rica ederim. Bırakın benim için bütünüyle ölsün... Bu insan içimde terütaze yaşadıkça hiçbir şey yazamam. Şimdi olmaz. Daha sonra...'"
Eskişehir Şiiri (Şiir) Mustafa Köz
Sayfa:42
Klasik Eğitimin Önemi Tuğrul Tanyol
Sayfa:43
Son 20 yılın siyasetindeki kutuplaşma karşıt iki tavır ve insan tipi yaratmış gibi görünse de aslında birbirinin ikizi olan ama karşısındaki gibi olmadığına inanan insanlar yarattı. Cumhuriyet'in ilk yıllarında dışlandığını savlayan kesim her ne kadar ideolojik olarak dine yaslansa da savladıkları kadar Müslüman olamadıklarını kendileri bile hâlâ anlayabilmiş değiller. Onlar da karşıt kesim gibi 150 yıllık kafa karışıklığının ürünü çünkü. Kendini modern olarak görenler ise modernleşmenin gerektirdiği insan tipine dönüşemediler. İnsan hakları ve demokrasi konularında eğitimli bir Batılının tepkisini gösterecek çok az üniversite mezunu insana sahibiz.
Şiirin Değeri Nasıl Belirlenir? Tahir Abacı
Sayfa:46
Tanyol'un tanımladığı biçimde birilerinin zorlaması ve belirlemesi ile bir sanatçı tarafından üretilen ve sonunda bir yerlere arz edilen ürünlerin sadece "kullanım değeri"ne dahil olduğunu varsaymak zor. "Değişim"in her zaman rızai olmadığı malûm. Dahası özellikle kapitalizm döneminde çoğu kez sanatçının hiç de arzulamadığı ve tepki duyduğu biçimde (yani yine bir bakıma zoraki biçimde) sanatın metalaşması yani "değişim değeri"nin alıp başını gitmesi hiç de "matah" bir durum değildir. Bunun yarattığı sıkıntıyı günümüzde de fazlasıyla gözlemliyor ve yaşıyoruz.
İdilikler (Şiir) Haydar Ergülen
Sayfa:49
Eğlence Cehennemi (Öykü) Fulya Özlem
Sayfa:50
Çaput (Şiir) Mehmet Mümtaz Tuzcu
Sayfa:51
İşsizin Ölümünü Anlamak İçin Bir İskemle Çekip Oturdum (Şiir) Yavuz Özdem
Sayfa:52
Ezel Akay ile Söyleşi İsmail Doruk
Sayfa:54
Türkiye'de senaryo yazımının önündeki en büyük engel yazarların okumuyor olmasıdır. Yani bu senaristler edebiyattan faydalanmıyorlar. Edebiyat yazının mükemmelleştiği yazıyla bir fikir ve dünya yaratmanın çok olgunlaştığı bir sanat alanıdır. Hikâye anlatmak yazıyla başlamıştır. Bir başka hikâye anlatıcısı; bu müzisyen olabilir ressam olabilir dansçı olabilir tiyatrocu olabilir sinemacı olabilir. Bunların hepsi diğer hikâye anlatıcılığı alanlarından ilham alırlar. Sinema da yazıyla başladığı için geleneğinde yazı bulunduğu için edebiyat dünyasından örnek alması ona bakması çok normal bir şeydir. Başka bir şey daha diyecek olursam ben bir hikâye anlatıcısıyım. Hikâye yaratıcısı değilim. Bunu yapabilirim ama bu mesleğin adı anlatıcılık; sen bana bir hikâye anlat ondan sonra o hikâyeyi bir de ben anlatayım. Benim işim bu. Fıkradan örnek verelim sen anlatırsın kimse gülmez öbürü anlatır herkes güler ya; işte anlatım bu ikisinin arasındaki belirsiz garip alanda duruyor.
İnsanlığın Tuhaf ve Can Sıkıcı Oyunu: "Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor"da Dil ve İktidar Burcu Şahin
Sayfa:62
Hüseyin Kıran'ın Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor romanı 'etrafı kalın bir duvarla çevrili kalenin' içinde yaşadığı söylenen kasaba halkının kayıtlı olduğu defterden Yakup'un çağrılmasıyla başlar. Yakup görevi gereği kulağına 'f ı s ı l d a n a n' ismi bulup "...hükmü bildirme[li] ve bunun gerçekleştiğinden emin olana dek kendisine eşlik etme[li] kapı görevlisine çağrılan sakini teslim etme[lidir]" (Kıran 2016: 7). Görevini yerine getirmek kendini yakalamak için evine gittiğinde Yakup suçunun ne olduğunu bilmemektedir fakat yine de kendisine zorluk çıkarmaz. Kendini Yüce Meclis'in önüne çıkararak görevini layıkıyla yerine getirir. Neden çağrıldığı Yakup'a söylenene kadar yaşanan tedirginlikte roman boyunca göremeyeceğimiz aslında her yerde olan Yüce Meclis'in otoritesi belirmeye başlar.
Meksika'da Yalnız Bir Aztek Savaşçısı: Rosario Castellanos Tozan Alkan
Sayfa:68
20. yüzyıl Aztek edebiyatçılarının en önemlilerinden olan- Rosario Castellanos (1925-1974) çalışmalarında kadın olmak ve Meksikalı olmak gerçeklerini konu edindi. Meksika'da kadın olmanın ne anlama geldiğini sorguladı. Kadının evlilikte annelikte ve toplum içindeki diğer rollerine odaklandı. İçinde yaşadığı erkek egemen toplumun baskıcı yüzünü sergileyip toplumsal adaletsizlik ve kadın hakları üzerine yoğunlaştı. Rosario Casttellanos feminizm hakkında önemli bir farkındalık yarattı. Çalışmalarının tümünde feminizmin izlerini görmek mümkündür.
Şiirler (Şiir) Rosario Castellanos
Sayfa:69
Metin Cengiz ile Söyleşi Jaime B. Rosa
Sayfa:70
Toplumlar ideolojilerle yaşıyor. Din de bir ideolojidir. Yasa ayrıca bir ideolojidir. Gizli ve ateşli bir ideoloji. Bir toplumda düzinelerce ideolojiye rastlanır. Birbirleriyle mücadele halinde. İnsanlar dünyanın bu vizyonlarıyla yaşıyorlar. Şair bütün bunları açıkça görüyor. Şair onları gösterir yani bu ideolojilere karşı gerçekleri gösterir. Yani şiir dünyada görülenlerle uyuşmuyor.
Şiirler (Şiir) Metin Cengiz
Sayfa:71
Taş Kafalı (2. Bölüm) Ian Anderson
Sayfa:72
Çok Kollu Tanrılar Gibi Çok Yüzü Var Hint Ülkesinin Çiğdem Ülker
Sayfa:74
Baharat kokularının sakladığı renklerin ve ışığın durmadan değiştiği yerin altıyla üstünün sürekli birbirine dönüştüğü sandal ağaçlarının yaktığı bedenlerin toz olup havaya karıştığı bir zaman kapısıdır burası. Üç bin yıllık "Ramayana" ve "Mahabbarata" destanlarının geçmişteki gizemi daha da koyulttuğu sır dolu toprak. Hint ülkesi... Kapısının önünde bekleyenlere kolay izin vermeyen bir kara delik. İçine çekiyor beni.
Avı Durdurmak (Şiir) Yavuz Türk
Sayfa:78
Yeni Şiirler Arasında Şeref Bilsel
Sayfa:79
Şiir; ağır işleyen tenhaya köhneye yakın oturan zamanı; ahşabı bakırı komşu bilen çevreyi; trene gemiye vapura binmek isteyen asfalttan ziyade toprağa patikaya meyleden yolcuyu bağrına yakın tutar; ama dünya değişti. Vitrine bakanlar vitrine yerleşti; televizyon izleyenler yurttaş haberciliği etrafında cep telefonlarının hızıyla birer muhabire bazen muhbire dönüşmekte gecikmedi.
Yontuk Rutin (Şiir) Furkan Çirkin
Sayfa:82
Yeni Öyküler Arasında Jale Sancak
Sayfa:83
Sait Faik 111 yaşında hâlâ bizimledir bugün. Üstelik kendisine atfettiği gibi de lüzumsuz bir adam değil tam tersine gayet lüzumlu bir adamdır. Bu dünyadan geçmesi yazması ise bizlere büyük bir armağandır. İyi öykünün anahtarları da ondadır.
Trende (Öykü) Erdem Özgür
Sayfa:86
Baktığımın Resmi (Şiir) Cihad Özsöz
Sayfa:89
Sanayi (Öykü) Derviş Oğur
Sayfa:90
Devinim (Şiir) Handan Demir
Sayfa:91
İki Israr Yarası (Şiir) Çağın Özbilgi
Sayfa:93
Kuşluk (Öykü) Bekir Göl
Sayfa:94
Varlık Kitaplığı
Sayfa:95
"Gök Derinin Altında" / Nazlı Karabıyıkoğlu Zeliha Cenkci
Sayfa:95
"Gök Derinin Altında Nazlı Karabıyıkoğlu'nun İskele Olivya Çıkmazı ve Hayvanların Tarafı'ndan sonra dördüncü kitabı. Gerçekliğin Şamanistik unsurlarla tahrif edildiği gerçeküstü imgelere yer veren metin pek çok çeşitli okumaya müsait. Sona erme ortadan kalkma parçalanarak yok olma meselelerini poligamik ilişkilerde yozlaşan entelektüellerde bilhassa Türkiye'nin dejenere sanat çevrelerinde irdeleyen Karabıyıkoğlu bir yandan insan iradesindeki haz ve arzu dikotomisini incelerken bir yandan da ne idiği belirsiz görenleri hayrete düşüren cinselliklerle yaratıcı birey olarak sanatçının ihtimaller dünyasındaki tıkanmışlığını "Dağın Öte Tarafı" "Aslan Başlı Kadın" gibi öykülerinde Yunan ve Türk mitolojisindeki tanrılarla paralel inceliyor. Karabıyıkoğlu bunu yaparken yarı insan yarı hayvan yarı tanrı yarı insan karakterler okuyucuya eşlik ediyor."
"Pierre ve Jean" / Guy de Maupassant Tolga Aras
Sayfa:97
Kitaplarında romantizmin natüralizmin ve realizmin izlerine rastlanan Guy de Maupassant zaman zaman fantastik çoğunlukla karamsar 1800'lerin yükselen değerleri karşısında kapıldığı korkuyla ülkesi Fransa'da toplumun nasıl yavaş yavaş çürüdüğünü anlatan metinleriyle öne çıktı. Başka bir deyişle bildiği dünyanın sonunun geldiğini düşünerek kaleme kâğıda sarılan Maupassant; açgözlü burjuvaları çeşitli oyunlarla yaşamını sürdüren bürokratları hırslı çiftçileri yeni düzene ayak uyduran rahibeleri doktorları denizci ve fahişeleri karakter haline getirdi.
Cuma Duymaz ile Söyleşi Cengiz Gündoğdu
Sayfa:98
Gerçekliğin farkına vardım mı sahiden? Vardımsa bu fark edişle ilgili nasıl bir travma yaşıyorum? Bunları benim değerlendirmem çok zor şu travmalı halimle. Anneye doğru kaçarken çocukluğuma mı rastladım çocukluğuma koşarken anneyi mi buldum ondan da emin değilim.
"Hiç Aklımda Yokken" / Ayça Erkol Fatma Yeşil
Sayfa:100
Kitaba ismini veren "Hiç Aklımda Yokken" adlı öyküde günümüz insan tipi çok başarılı ele alınmış. Sıradan hayatlarımızı farklı göstermeye çalışmamız şunu yaparsam çok havalı olacağım yönündeki düşüncelerimiz karşımızdakini etkilemek için umursamaz tavırlar takınmamız... Oysa her birimiz hayatımızın bir alanında kaybedip yalnız kaldığımız o ilk anda ne kadar sıkıcı olduğumuzun farkına varıyoruzdur.
"Melankolik Fırtına" / Atilla Birkiye Nisa Leyla
Sayfa:101
İlk kitabı Seksenlerden Doksana ile başlayan yazma serüveni Bir Aşk Denemesi'nde aşka geçiş yapar ve ondan sonra aşkla İstanbul'un harmanlandığı kitaplar art arda boy vermeye başlar; önce Atilla Birkiye'nin içinde sonra edebiyat dünyasında. Şiir düzyazı şiir ve deneme kitapları birikmeye başlar. Bu yıl sanat ve edebiyat hayatında kırkıncı yılını tamamlarken bize de Melankolik Fırtına'yı armağan ediyor Birkiye.
Sultan Polat ile Söyleşi Ferah Feza
Sayfa:102
Gerçek denilen şeyin algılarımızın bir oyunu olduğunu düşünüyorum. Yaşadığımız dünyanın kendisi perdelenmiş bir gerçeklik. Efsanelerin gerçeklik denen perdenin arkasını bize hatırlatmaya çalıştığını düşünüyorum.
"Aşk Hep Yenidir" / Kaya Özkuş Gülsüm Cengiz
Sayfa:104
Kadınlık hallerine tanıklık "Kadın ve Pencere" şiirinde çıkıyor karşımıza. Toplumsal yaşamda kadına biçilen rolün beklemek olduğunu kabuğunu kıramamış kadının edilgenliğini ve her şeye karşın düşlere sığınmasını eleştirel bakış açısıyla anlatıyor şair: "Kadın hep düşledi bekledi/ Zaman bedeninden geçti/ Erkendi beklerdi/ Uzun zaman güldü./ Sonra durdu dursundu./ Kadındı/ Beklerdi/ Düşlerdi."
Şiir Günlüğü Gültekin Emre
Sayfa:105
Rilke'nin Genç Bir Kadına Mektuplar'ı (2014) Lisa Heise'ye yazılmış. Genç bir şaire öğüt veren mektuplarından farklı; duygu ve hayranlık yüklü. Oysa şaire verilen öğütlerde şiirin ruhuna giden yolları göstermeye çalışır Rilke.
Siren Yayınları'ndan Sanem Sirer ile Söyleşi Zeliha Cenkci
Sayfa:107
Özellikle ödüllü ya da listelere girmiş kitapları değil iyi metinleri hedefliyoruz ve yeni olmaları dolayısıyla yayımlayacağımız pek çok metni henüz daha okuruyla karşılaşmamışken word dosyası olarak okuyup değerlendiriyoruz. David Grossman'ın önümüzdeki aylarda yayımlanacak Man Booker International Ödüllü Bir At Bir Bara Girer'i kitap dünya çapında ses getirmeden çok önce alındı keza Tea Obreht'in Orange ödüllü Kaplanın Karısı ya da Colson Whitehead'in geçtiğimiz yıl Pulitzer'den Arthur C. Clarke'a varan pek çok seçkin ödüle layık görülen Yeraltı Demiryolu adlı romanı henüz özgün dillerinde yayımlanmadan bizim programımıza alınmıştı. Günümüz edebiyatını yayımlıyor geleceğin seslerini irdeliyoruz. Bugünün insanının yaşam deneyimini de karşılayan ve yansıtan bazısı ileride klasikler arasında anılacak kitaplar bunlar. Janr belli: Edebiyat.
Küresel Haberler... Zeynep Şen
Sayfa:109
ÜRÜN ÖZELLİKLERİ
Basım Yılı:
2018
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dil:
Türkçe
Cilt Durumu:
Karton Kapak
ÜRÜN KATEGORİLERİ
Dergi
»
Edebiyat Dergileri
Dergi
»
Kültür ve Sanat Dergileri
YORUMLAR
HATA BİLDİRİMİ
YORUM YAPIN
Yorum Başlığı
:
Yorumunuz
*
:
Boş Geçilemez
Bu ürünle ilgili bize iletmek istediğiniz her hangi bir hata mevcut ise aşağıdaki formdan gönderebilirsiniz.
Bildirdiğiniz hata tarafımızdan düzeltilince e-posta ile bilgilendirileceksiniz.
Ürün Bilgilerinde Eksiklik Var
Ürün Bilgilerinde Hata Var
Sayfada Teknik Hata Var
Sayfanın Yüklenmesi Çok Uzun Sürüyor
Ürünün Fiyatı Çok Yüksek
Sayfada Yazım Hatası Var
Ürün Resmi Anlaşılmıyor
Hata Detayı:
SATIŞ FİYATI :
14,85
TL
ÜRÜN SATIŞ DIŞI
Favorilerime Ekle
Alış-Veriş Listeme Ekle
"VARLIK YAYINLARI (DERGİ)" - DİĞER ÜRÜNLER
Varlık Edebiyat ve Kültür Dergisi Mayıs ...
100,00
TL
Varlık Edebiyat ve Kültür Dergisi Nisan ...
100,00
TL
Varlık Edebiyat ve Kültür Dergisi Mart 2...
100,00
TL
Varlık Edebiyat ve Kültür Dergisi Şubat ...
100,00
TL
Varlık Edebiyat ve Kültür Dergisi Ocak 2...
100,00
TL
Varlık Edebiyat ve Kültür Dergisi Aralık...
60,00
TL
Varlık Edebiyat ve Kültür Dergisi Kasım ...
60,00
TL
Varlık Edebiyat ve Kültür Dergisi Ekim 2...
60,00
TL
Alış-verişlerinizde
kredi kartı
haricinde
banka havalesi
,
posta çeki havalesi
ya da
kapıda ödeme
seçenekleriyle ödeme yapabilirsiniz.
Ayrıntılı bilgi için
Yardım
sayfasına bakabilirsiniz.
Taksit anlaşmamız bulunan kredi kartları
Hesabım
|
Favori Listem
|
Sipariş Takibi
|
Yardım
|
Bize Ulaşın
|
Alemdar Mahallesi, Biçkiyurdu Sokak, No: 1/2 / Fatih / İstanbul / Türkiye
Telefon :
0 (212) 522 31 52
Faks :
0 (212) 522 31 54
E-Posta :
destek@kitapstore.com
© 2024 KitapStore.com Tüm Hakları Saklıdır