Uygar insanlar olarak geçmiş zamanların tarihine bakar ve olayları düşünürsek milletler ve ırklar arasında meydana gelen savaşların şiddet ve vahşeti vicdanımızı titretir ve bizi üzer. Kaybedenlerin öldürülmesi hırsızlık namusa saldırma yağma ve çapul ganimetlerin mülk haline getirilmesi bize vahşet dünyasının zamanın ilerlemesiyle insanlık sayfasından silinmeyen izi ve eski yapının pislik ve alçaklığı gibi tarifi imkansız iğrençliği ile görünür.
Biz bu utanç verici şeylerin düşünce ve ahlakın ilerlemesiyle artık ortadan kalktığını sanıyorduk. Uygarlığın savaşın kendisini bile insanlık kurallarına uygun bir hale getirdiğini düşünüyorduk.
Ama heyhat...