Halkla ilişkiler çoğu zaman artalanını oluşturan teoriler ve yaklaşımlar bilinmeden pratikleri üzerinden tanımlanan bir meslek olarak karşımızdadır. Şüphesiz sadece halkla ilişkilerde değil sosyal bilimlerin diğer alanlarında da teori kavramına karşı bir çeşit ilgisizlik ya da yabancılaşma ile karşı karşıyayız. Oysa teori pratiği daha iyi anlamak ve ona katkı sağlamak için vardır. Teori pratiğin açıklamasını yapmakla kalmaz aynı zamanda onu güçlendirir ve daha nitelikli hale getirir. Bu döngü tam tersi yönde de çalışır; teori kendisini pratik üzerinde test eder ve kendisini geliştirir. Eğer sosyal bilimlerde çalışıyorsanız bir pratik üzerinde çok sayıda teorinin üretildiğini görürsünüz. Bu teorilerin her biri ayrı ayrı vakalarda uygulamaları açıklarlar. Doğa bilimlerinin aksine bir durum olan bu çokluk kaynağını muhakkak ki ihtiyaçtan almaktadır. Çünkü farklı değişkenlerden beslenen sosyal pratikler farklı sonuçlar yaratır ve bir o kadar farklı yaklaşımlarla ele alınır. Bu nedenle sosyal bilimlerde kabul gören teorilerin hiçbiri bir diğerine üstün değildir.

Bu kitapta halkla ilişkiler alanının zemininde yer alan teoriler ve yaklaşımlar o teori ve yaklaşım üzerinde birikimli akademisyenler tarafından ele alındı. Dolayısıyla halkla ilişkiler alanını besleyen çok sayıda teori ve yaklaşımın açıklandığı bu kitap halkla ilişkiler akademisyenleri öğrencileri ve meslek uygulayıcıları için temel bilgi kaynaklarından biri olacaktır.