"Yaklaşık iki düzine sayfa aceleyle yazılmış gibi görünüyordu. Üzerinde yazanlara bakınca kimden geldiği
hakkında kafasında hiçbir işaret belirmedi belli ki huzursuz bir kadın yazısıydı ve bir mektuptan daha çok bir
müsveddeye benziyordu. İstemsizce zarfı tekrar eline aldı içinde ne olduğunu açıklayan ek bir mektubun olup
olmadığına baktı. Fakat zarf boştu ve tıpkı sayfalar gibi ne bir gönderici adresi ne de bir imza bulunuyordu.
Garip diye düşündü ve zarfı tekrar eline aldı. 'Sana beni hiç tanımayan sana...' yazıyordu bir sesleniş bir
başlık olarak. Şaşkınlıkla duraksadı."
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu henüz çocukluğunda filizlendirdiği platonik bir aşkı kendi içinde
yaşayarak özenle saklayan ve gittikçe daha da büyüten bir kadının ruh halini incelikle anlatması
bakımından edebiyat dünyasında karşılıksız aşkın doruk noktası olarak kabul edilir ve onu
okumamak bir okur tarafından büyük bir kayıptır.