Bilim kurgu türünün Shakespeare'i olarak anılan ve zaman makinesi kavramını edebiyata kazandıran İngiliz yazar H. G. Wells, en ünlü eseri Zaman Makinesi'nde hayalperest bir Victoria Dönemi beyefendisinin kendi icat ettiği makineyle 802701 yılına gitmesini konu alıyor. Beklendiği gibi insan ırkının daha nitelikli ve uyumlu başka bir türe evrildiğini fark eden Zaman Yolcusu, çok geçmeden bu yemyeşil, mutlu dünyanın asıl efendisinin daha acımasız, yer altında gizlenen başka bir sınıf olduğunu keşfediyor.
Eserlerini, elektriğin bile yaygın kullanılmadığı bir çağda kaleme almasına karşın uydulu televizyon, internet, tank ve nükleer silahlar gibi pek çok icadı öngörebilen Wells, Zaman Makinesi'nde de bir yandan bilim kurgu türüne pek çok yeni konsept katarken diğer yandan kapitalist toplum düzenine dair gizlemeye pek çalışmadığı eleştirilerini yöneltiyor.