"Güneyden bir ışık düştü...
İçinden gök yeleli bir börü çıktı."
Türk mitolojisinin kudretli sesi yeniden yankılanıyor.
Oğuz Kağan, kendi halkını bir araya getirmeye çalışırken kaderin önüne çıkardığı bir çocukla, Gökbörü ile karşılaşır. Ne soyunu bilir ne sopunu... Lakin gözlerinde karanlığı yaran bir irade, omuzlarında ise kadim bir halkın yankısı vardır. Börüler tarafından büyütülmüş bu kız, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de sırrını taşır.
İki ayrı ruh...
Biri bir milletin öncüsü, diğeri onun gölgede büyüyen sesi.
Gökbörü ve Oğuz Kağan'ın yolu, yalnızca halklarını değil, cihanın çehresini değiştirecek bir yürüyüşe dönüşürken; düşlerinde gördükleri kader, toprakları aşarak gökyüzüne yazılacak.
Destanlar doğarken kan akar,
Ama bazen bir ulusun kaderi bir çocuğun ellerinde yeniden yazılır.
Bu kitap; sıradan bir tarih anlatısı değil.
Bu, Gökbörü'nün pençeleriyle yazılmış,
Oğuz Kağan'ın nefesiyle dağlara oyulmuş bir kuruluş efsanesi.