Beraberimizde getirdiğimiz tahta bavullarımızda ne bir eğitim ve ne de bir meslek bulunuyordu. Köyden şehre inmeden kendimizi yeni bir ülkede daha doğrusu çok farklı bir dünyanın içinde bulduk. Tıpkı açık denizden alınıp akvaryuma konulmuş balık misali nefeslerimiz daraldı ve dünyamız küçüldü bu insan kalabalığının içinde. Eriyip kaybolduk bu yeni suda. Her yeri renkli ışıkların aydınlattığı yeni diyarın sokaklarında üzerimize ışıldayan sokak lambalarının içimizdeki ışığı söndürdüğünü hissettik. Genç bedenlerimiz acayip yabancı yaratıklara dönüştü....