Eleştirel gerçekçiliğin, bilimi merkeze alan bilgi anlayışlarının yetersiz olduğu düşüncesinden hareketle, dış dünya hakkında daha geniş bir perspektiften bilgi edinmenin imkânı arayışında olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Sadece deney ve gözleme dayalı bir bilgi teorisinin, gerçekliğin doğru bir şekilde ifadesi için fazlaca indirgemeci olduğunu kabul eden eleştirel gerçekçiler hem bilimin hem de dinin, gerçekliğin farklı yönlerini resmetmeleri yönüyle gerçekliğe dair söyleyecek sözlerinin olduğunu düşünmüşlerdir.
Polkinghorne, eleştirel gerçekçi bilim anlayışına uygun olarak, bilimin diğer rasyonel gerçeklik arayışlarından temelde farklı olmadığını iddia etmektedir. Ona göre, netice itibariyle bilim de 'gerçeğe yakınlık' ile yetinmek zorundadır. Bu durumda ne bilim ne de bilimin metodu yanılmazdır. Ancak bilimin problemleri çözme konusunda diğer alanlara üstün gibi gözükmesinin nedeni, onun tekrar tekrar soruşturmaya ve nihai aşamada deneyle sınanmaya açık olmasıdır.