Bir yanımız günlük yaşam pratiği içinde uygulamalara tutsak olurken diğer yanımız "mağarasında" sesiz gelişmeleri izliyor. Sessiz olan yanımız, geleceği görmek istiyor. Pratiğin içindeki yanımız, belirsizliğin sarhoşluğu içinde. Belirsizliğin sarhoşluğu geçince hayatımızın romanını kim yazmış olacak?
Bir yazarımız şöyle diyor: "Her şeyin aşırı ölçüde göz önünde bulunduğu bu iki boyutlu dünya, aynı zamanda baştan aşağı söylentiler ve üstü kapalı sözlerle, her şeyi ele veren fısıltılarla, izlerle aktarılan kalleşliklerle doludur. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir, sürekli olarak bir şifre çözme çabası içinde olmak gerekir."


Düşlenen Zamanın Sularında, Rüstem Gürler'in yirmi yıl önceki düşüncelerinin ve geleceğe dair izdüşümlerinin bir toplamı. Bireysel ve toplumsal yaşama dönük, farklı disiplinlerle harmanlanmış, olayları ve ele alınan kavramları geniş bir perspektiften yorumlayan yazılar.

Dil, kültür, sanat, felsefe üzerine söylenen, dile getirilen ve de düşlenen olguların geçmişten günümüze gerçekliğini koruyarak geldiğini kanıtlayan; bir aydın duyarlığı ve sorumluluğuyla, 'çağının tanığı' olarak zamanın sularında akıp gelen yansımalar...

Rüstem Gürler'in yıllar içinde bile isteye oluşturduğu kültürel ve sanatsal birikimin dip notları...