''Buzdolabı bozuk galiba, ses çıkarıyor'' dedi Nalan.
Buzdolabı bozulmuş. Ne ala! Ne olmuş, benim de moralim bozuk. Ayrıca memlekette ne bozuk değil ki? Musluklar, evlilikler, flörtler, musluk tamir etmeye gelen ustalar, pazarcı esnafı, politika erbabı, taksiciler, diiceyler, ev sahipleri, kiracılar, iş hanlarındaki umumi tuvaletler, kızlık zarları, bunların dikilmişini tercih edenler, milli gelir, fahişelerin moralleri, düğün konvoyları, Nispetiye Caddesi, asker konvoyları, bankalar, TRT, memleketin ekonomik durumu, insan kalitesi, insan ilişkileri, borsa, feodalitenin hükümranlığı, Fenerbahçe, insanların ruh sağlığı, viiceyler ve bir de bizim buzdolabı. Bu kadar bozuk şeyin arasında bu ses çıkaran soğutucu, emaye gövdesi ve dik duruşuyla sağlam bile sayılabilir ve en azından bir ses çıkardığı için ona saygı gösterilebilir...
Eğlenceli, sıcak, hınzırca...
Sıradanlık üzerine sıra dışı bir roman.