Bir muamelenin hukuki açıdan muteber kabul edilip sonuçlarını meydana getirebilmesi için birtakım objektif geçerlilik şartlarını taşıması gereklidir. Bu durum, günlük muamelelerde hukuki istikrarı temin etmek bakımından önem arz etmektedir. Fakat her durumda objektif geçerlilik şartlarını dikkate almak, zaman zaman dış görünüş ve icra ediliş şekli bakımından hukuka uygun, ancak gayesi itibariyle hukuka ve ahlaka aykırı muamelelerde bulunulmasına neden olabilir. Böyle bir sonucu engellemek için söz konusu hukuki muameleyi yapan kimsenin maksat ve niyetinin hukuka uygun olup olmadığının tespit edilmesi ve bunun yapılan muamelenin hukuki sonuçları üzerinde etkili olması gerekir. Yani hukuki istikrarı temin etmek ve hukuki muamelelere güven duyulmasını sağlamak amacıyla objektif geçerlilik şartlarını esas almak gerekirken, hukukun adalet fonksiyonunu gerçekleştirebilmesi için söz konusu hukuki muamelenin gerisinde bulunan ve onun yapılma sebebi olan şahsi gayeyi tamamen ihmal etmemek gerekir.