Hukuk hayatında geniş bir alanda ve farklı mercilerde uygulama alanına sahip olan icra ve iflas hukuku, uygulama ve teori arasında farklı sonuçların doğmasına sebep olmaktadır. Bu durum, maalesef, hukuk uygulayıcıları tarafından kabullenilmiş ve hatta "her icra müdürü kadar icra kanunu vardır" deyimi kullanılır hâle gelmiştir. Hukuk disiplinlerinin tümünde, hukukun eşitlik ve belirlilik ilkesinin tavizsiz uygulanması gerekirken, fiili uygulamaların kanun, doktrin ve içtihata galip gelmesi öncelikle hukukçuların kabullenmemesi gereken bir durumdur. Çalışmamız kapsamındaki tüm pratik çalışmalarda takip taraflarının, icra dairesi görevlilerinin ve yargı mercilerinin yeknesak bir tatbikat içinde olmaları gereğini esas alarak, icra ve iflas hukukunun, tercihe ya da kanaate istinaden değişiklik gösterebilecek bir hukuk disiplini olmadığını ortaya koymaya çalıştık.
Kitabın bu basısında, bir öncekine nazaran pratik çalışma ve soru sayısı arttırılarak tüm pratik çalışma metni, olay, soru ve cevaplar yürürlükteki son mevzuata uygun olarak yeniden ele alınmıştır.